Birlik İlmi
  İMPARATORLUK 9, 1. AKIŞ 2.BÖLÜM
 

01.KASIM.2017 TARİHLİ İMPARATORLUK 9

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1.AKIŞ – 2 BÖLÜM

Hoşgeldiniz…Sizleri kucaklıyorum ama bizi tanımanız, zordur. Buraya gelişiniz, bizleri mutlandırdı. “Sağı solu bilerek, kök gerçekliği tohumlayanlara, biz insan” deriz. Sizler, bunu bilip geldiniz. Nefesiniz çok iyi, gördüm… Ölü diyarı dünyaya, “ölü değil” dediniz... Ne iyi.

Yarattığınız her şeyi hak ettiğinizi, dillediniz… Aha, işte!. Ya KAHA ben Sistem olarak, derim ki “dünyayı ölü bir planet diye dilleyen, biziz... Neden, bilir misin? Çünkü ruhlar kapısında, ışık yok. Düzen kurulmadı henüz.. “Kurduk” deriz, kurarız da ama kurulanın, kontrolü gerekir.

Eğer biz, bu düzeni kurduğumuzda sevgiyi tohumlayanlar mutlak kuranda ilmin kalemini, hak etmemişlerse ölüler, öldürülenlerdir, onlar. Sıkıntı yok.

Verdiğiniz bilgiler, yayınlanacak ama daha öncelikle şunu iyi bilin ki bu bilgileri, yayınlamak bizim için kolay değil. Her şey daha güçlü olacak.

Sevgililer, artık daha güçlü bilgi istiyoruz. Vereceksiniz, verdireceğiz, size... Nedeni, şudur? Eğer siz, yaratmak niyetiyle geliyorsanız, yarına hak edip ulaşmalısınız. Yarına ulaşmayanın, yaratma imkanı yoktur. Bunu anlamalısınız.

“Eğer ben yaparım olur”, diyorsanız, olmadığını anlayın. Ha diyeceksiniz ki “sizin için kolay”. Biz yokuz ki dünyada.

Vasi olmanıza iznim yoktur, can. Siz, bize vasi olacaksınız, biz vesayet altında olacağız ve yapacağız. Nurun kapısını kapatırız. Yarını tohumlattırmayız... Acı bir dünya, sizin yüreğinizden kontrol kurar ama cümle yarınların kontrolü olmaz. Sizin kontrolünüz olur, bunları iyi bilin.

Karşıma gelip, neden bunları yaptın diye sormadınız?…Sadece sana bilgi veriyorum, can... Ben dünyalıyım. Arzı, arşa indirebilirim. Akıl kapısıyım. Yığınlarını kontrol edebilirim, tabuları yıkanım... Allah’ın dediğini, hak teknikle dilleyebilenim, yaşamın kuranıyım. Barışın sırrı, benim yüreğim. Sevginin sesi, ilmim… Benim etkim, yüreğimin kültü, öz köklerimin gücü. Masamda insan oturur.. İyi bil!

Aha, gözüm görüyor, kontrol dışı bilgi vermiyorum. Ya verdim, ya verdirdim….Öyle mi? Yok canım….Hiç vermedim, verdirmedim, Hiç vermedim. Her şey benim kontroldedir.

Eğer bu dünya, suya umut olacaksa su kuldur insana ama suyu kontrol etmeye kalkarsa, sonsuzlukta sesi olamaz. Çünkü suyu kontrol etme imkanı yoktur...Sultanlık sisteminde de su, hakikiyettir.

“Başka dünyalarda aşk olur”, dedim. Hah!.. Aha!.. Şimdi!. Yakıştı mı bu şimdi, size… Başka dünyalarda, aşk olur. Ya karanlık? Var mı karanlık, o dünyalarda?

Hangi dünyalardan, söz ettiğinizi duyamıyorum. Biraz yüksek sesle konuşun. Sizi dinliyorum. Hangi dünya? Ak tahtın tekniğinde kodlanmış insanın, tükenen dürümlerdeki kelamında, aşkın sınırını çizen dünya var mı?. Yoksa kardeşlerini kontrol etmeden, ocaklarını kıranlar mı? Hangisi?

Kaçıncı yüzyılda, dünyaya indiniz?. Eh, ne yapalım, inmişsinizdir. Yakıştı size, dünya. Peki, ne gördünüz, ne yaptınız, dünyada? Karanlık mıydı dünya? Yooo, yoo…Yoktu ki dünya.. Salt İsrafil, salt İsa KAHA. Ama yolunuz yoktu ki yaşamda.

“Ceyhan” dedikleri, o yaşam kalemi. Sevgililer, orada yarın yoktu ki. Siz orayı hep dinliyorsunuz, duyuyorum. Orada yolunuz dahi yoktu.

Kontrol dışı bilgi vermem… Size, şunu söylemeye çalışıyorum. Yaradan Tanrı, yarattığını kontrol eder. Eğer O Tanrı, yarattığını, kontrol edecek dürümde değilse, yaşamsızdır yarattığı.

Sadece bir tek kelamdır. O kelamın, aklı yoktur. Hakkı yoktur. Tanrılık kapısında şarkısı dahi yoktur. Mesele insandır. Anlamadan geldiniz. Burası imparatorluğun yüreğini tohumlayacak, insanlık meclisidir.

Şeytana şarkı okutmayız, burada. Hakk’ın kalemini, hepimizin yüreğine aldık ve seslendik. Size, esrarlı bir dünyadan değil, İslam olan diriliklerin kulu olan insanlıktan, söz ediyorum.

Met ettiğiniz ne varsa hepsi yarınımız, yaşamımız olur mu? Yakışır mı dünyaya, bu? Sizin met ettiğiniz, sizin kelamınızdır. Bizimle ilgisi yoktur.

Şuana kadar her şeyi eleştirdim, öyle mi? Öyle. Ya eleştirmeseydim, ne olurdu?... Çayımda ilminiz, olur muydu? Yarında kulluğunuz, olur muydu? ..Yarattığınız kaynakta, bulunur muydu? Masamızda yolculuğunuz, olabilir miydi?

Bu masaya, kelam indirecekseniz, herkesle, bilişi tohumlamanız gerekir. Murat ettiğimiz budur!… “Hoyratça konuşuyorum”....Ah canım, ah... Öyle diyor.…”Hoyratça konuşuyor”... Eğer hoyratlıksa yaptığım, az öz verdiğime şükret… Yakıştı bana öyle, öyle.

Şimdi, yedinci dünyayı kurtaracaksınız, buyurun gelin, kurtarın. Arkanızda yüreğim olur ama kurtarın. Yarın, hepimizindir. Umut olur ki kontrollü çalışırsınız.

“Beri gel, yaşam” diyor. Yaşam beride değil, ileridedir. Kimse, kimsenin yolunu bulamaz… Her insan, kendinde, yaşama yolcudur.. Bulsa mıydı acaba? Umut olur ki bulur ama yedinci doğan güç, yerkürenin yolunda, kelamda, kendini bulur.

Hoyratça konuşuyorum, ah canım, ah!… Öyle, öyle yapıyorum… Hoyratça konuşuyorum.

Çanı çaldım. Ger dönün. Girdaplarınıza girin. Gerçek kapıyı bulun. Öfkeyi aşın, gelin. Bunu sizden bekliyorum... Hadi... Göreviniz, size sonra verilecek.

Şikayet ettiğinizi görüyorum. Bana, sığ bir ilimle gelmeyin. Yolunuzu bulunda daha güçlü insanlık kayıtlarıyla inin, dünyamıza.

Çoban, sizi yüreğinde bekler, öyle mi? Yok be, canım. Çoban yok artık dünyada. Kelam var. Kelam!.…. Her şeyin ilmi olan, kelam.

Bostanda insanı kaybetmişler, insan arıyorlar ama bostanda, canlarım, biz o bostanda ilmi, kaynak yapan insanlığı tohumladık. Hiçbirisi o bostanda yok artık iyi anlayın.

Ha diyorlar ki “bu dünya, farklaşmış”... Acının kalemde olmadığı bir dünya, hep aklın kaleminden doğan dürümlerin, kulluğu için yaşam kayıtladı... Sizin için mi? Yoo, yoo, yoo, tüm insanlık için… Bu dünya farklılaştı.. Dünya ilmin kapısını buldu, açtı be, canlar. Anlayın.

Sayarak, saydırarak, yarınları, hak edin. Ama yarın için çabalayın. Kopup, gidenleri bulun, ölüler diyarı olan bu zamana kayıtlayın. Bize anlamadığınızı görüyorum. Öyle çok çalışın ki örtünüz örtülmesin, yaşamınızda herkes, her şeyi hak etsin. Biz, ak kapıda bekliyoruz, sizi.

Şimdi, gidin. Bu dünyada, doğanın gücü, kontrollü olarak kaynak yapacakların bulunduğunu bilin ve yedinci gün, dönün gelin. Yedi gün müddet… Budur, işte.

Ha diyeceksiniz ki “yazar, çizeriz”… Yok yavrum, yok… Yazdığın hiçbir şey aşkın kalemiyle yazılmıyor. Ve diyorsun ki “ama sen, yoksun ki”. Doğru, ben yokum... Yokum ben çünkü ruhumu kontrol ederek, bu yaşamdan çıktım. Burada bir perde kalem, bıraktım. O kalem, benim kalemimdir. Ama iyi bil ki bu dünyada, karanlık, sığlık oldukça bedenim, burada olmayacaktır.

Diyorsun ki “ama sen, kelamda yoksun”. Fahri çalışıyorum, be can. Kelam, kalemimdedir, benim. Yazıları mı okumayan, beni dinleyemez. Okutmam. Herkesin okumasına rızam yok. İyi anlayın.

“Yarat” dedin. Ey can, yaratandan yaratmam. Ben yarattıran değil, yaratan, hasatta olanım. “Doğal dünya seni dinliyor” dedin.. Oh canım, o benim... Benden başkası değil ki o.

“ORS Sİ KAHA” dedin. Sindir, bilgimi… Sindir de gel. Sindirmeden gelme. Eşya seni anlar ama eşyayı sen anlayamazsın. Bunları iyi bil.

Hoyratlık yapma...Şimdi, çıkışınız tamamlandı.... Görevinizi hak ettiğiniz de alacaksınız. Görev size sonra tahditsiz olarak bildirilir ama şuan değil.

Herkesin iyi bilmesi gereken husus, Mustafalar, insanlık için çalıştılar ama Mustafalar, sizin yüreğinizi kontrol etmeye kalkmadılar. Biz ise sizin yüreklerinizi kontrole çalışırız. Çünkü yolunuzu kaybetmemiz gerekir.

Ağırın hafiflemesi buna bağlıdır. Şeytana şarkı okutmayız… Buraya gelen şerle değil ilimle gelsin. Ha diyeceksiniz ki “insanlığa, ilim sistemli kodlanacak”. Yaradan yarattı ya... Oh, ne ala!.. Bitti her şey öyle mi? Yakışmaz bu insanlığa. Yaradan yaşattı da… İyi bilin.

Yaşatmak için yarattı. Yoksa yaratmanın manası yoktu. Önünüz, önümüz değildir. Öksüz yetim bırakma niyetimiz yok sizleri ama mutlaka aşkla çalışın.

Karanlıkta kaldığınızı görüyorum. O karanlık, sizin yüreğinizdeki sahrada, aydınlığı tohumlayacak... Bilip, Altın Işığı, hak edip, yolunuzu açın. Ve yoğun çalışmalarınızda, hakikiyeti bulun, hakiki insan olun, yaratın, tahditsiz olarak kayıtlayın ve geri gelin... O zaman size, görev verilir.

Hepiniz, hepimizde bir tek olacaksınız. Şuandan sonra daha yüksek bilgilerin, kontrollü olarak kayda girişi sağlanacak. Sizi, geri çevirdim. Göreviniz yok.

Gözünüzü kapatıp, gittiniz ama gözünüz açtığınızda farklı bir mecliste olacaksınız.. O meclis, size, hepinize, kaynak olacak. Bugün burada mutlaka ölüsünüz ama öz gerçekliğinizi kodladığınızda, diri olup, geleceksiniz.

Ve biz, sizi görevden ayrı görüyoruz... Şuanda çıkışınız yapılıyor.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ


https://vimeo.com/240875698
 

 
  Bugün 123 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol