Birlik İlmi
  TURANLARIN KURANI (1), 6. AKIŞ 1. BÖLÜM
 

28.ŞUBAT.2018 TARİHLİ TURANLARIN KURANI 1
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 6. AKIŞ – 1. BÖLÜM

Cennet dediğiniz ilimdir canlarım… Bugün burada bir tek kalem BSUİ olmuş insanlık kelamında hakim olmuşsa, insan kendi yoğunluğunda olduğundandır ki, o bir lekesiz ilimdir…

Bize “ALTIN IŞIĞIN KULU” derler… Buyurun ağır yük taşımayın… Altın ışığın kulu, üzerinde kült olan bilişin hakiki sistem kelamıdır… Lekesizdir o kelam… Öz göklerin kültü olan insanlığın bu yoğunlukta mutlaka kusursuz olması gereklidir ki, kusursuz bir yaşam sayfası haline dönüşmüştür…

Düzeni kuranların ruh kalemlerinde sıhhatli bir şarkı okunur… İşte o şarkı hakikiyetin, hakiki olanın hasatçı sırrıdır… Süreç içersinde her şey anlatılacak ve hak edilecek… Her şey hakikiyetle dillenilicek, dinletilecek ve diyeceksiniz ki “ Altın ışığın kulluğu başladı!...” HUZURLU BİR DÜNYADIR OLUŞAN… Bu dünyada RUH vardır… NUR olan o RUH, ağır yükü hafifletebilecektir…

Şu andan itibaren tabular yıkılacak ki, tabuların yıkılışı huzurlu bir dünya gücünün dürümlere çekilişini sayfalayacak… Biz ALTIN KUL olarak bu çalışmayı yaparken, asla hata yapmadık… ALTIN KUL, ALTIN KODLA KONTROL KURABİLENE DENİR… ALTIN KODSA, AŞKI KA HA YAPANA DENİR… Esma olan kelamın hakikiyete varışı ve hakim oluşu da insanlığın kulluğuyla olacaktı… Mutluyuz ki, bunların tümü oldu…

Çok huzurluyum bugün… Dümene ilmi oturtan insanın, kuran olarak bütünün kübra olan kelamını kodlayacağı bir döneme geçildi… Huzurluyum çünkü doğan güç hakikiyetini kodlayarak doğdu… Huzurluyum çünkü, murad ettiğim her neyse oldu!... Huzurluyum… Huzurluyum… Huzurluyum… Benim ummanlara kul oluşum bana huzur verdi… Benim islam altı islam olan olan işçilere, insanlık boyutlarının kuranını kodlayışımdır ki olan, her şey her şeyin yoğunluğuyla kodlanacak…

ARZA ARŞ İNDİ!... HAK KALEM İLİMLE DİLLENDİ… Mutluyum… Mutluyum canlarım mutluyum ben bugün… 
HER DERE HERKESİN YOĞUNLUĞUNDAN DOĞUP AKAR!... VE DERENİN AKMASI, YARADANIN YAŞAMA AKMASI ANLAMINA GELİR… Yaradan; yakışır ki akar, yakışır ki hakim olur, yakışır ki hasat yapar… Biz, cennet ilmini dillerken her şeyden öte şafağın sisteme inişini de dilledik… 
Huzur verdi insanlık boyutlarındaki çalışmalar insanlığa… Huzur verdi… KURTARIŞTIR YAŞAMI KODLAMAK… KURTARIŞTIR, RAHMAN OLANA KAYNAK OLMAK… Kurtarıştır her anı hasatla mutlak kuran olun… Kurtarıştır ki, hakimiyet hakikiyetin kelamında kodlanmışsa, biz dünyayı kodlayarak koruduk…

Özel dünya çalışmalarını yaptık… Her çalışmaya yaratan ve yarattığında tohumlananı kodlattık… Ön gerçekliği kodlattık… “MUKADDES KİTAP İNSAN” DEDİK… Huzur verdi insan kelam olup yoğunlaştığında bütüne… Huzur verdi ki muktedir olan kendini dinletti…

HEPİMİZ BİZ OLUP ÇALIŞTIK… NESİLLER DÜNYAYI GÖREVE ALDI VE KELAM HALİK OLDU… HER İNSAN MUTLAK OLDU VE RUH OLDU… ÇOK MUTLUYUZ Kİ KURAN, İLİM, ALLAH’IN İLMİ MUTLAK KUL OLDU… VE BİZ OLDU!...

Hey Dünya!... Sevgili Dünya!...

Seninle çalışmak bize mutluluk, huzur ve hakikiyet dillettirdi… Dünya, muhakemen iyi bilirim… Huzurlusun bilirim…Çürük kaynak ışık kalmadı yarında… Hepimizin gözü senin gözün ve hepimizin yüreği senin yüreğin, yüzü yüzün olan, sözü sözün olan, ruhu sessizliğin olan bizler bir tek kelam olup sen olduk… Daha da önemlisi, Atlanta Ata Kapısı’nı açtık ve ANA KALEM OLDUK… Ata kodlarla tohum olduk ve Amonların toprağını tohumladık… Otağımız otağın, yaşamımız yaşamın oldu… Ellerin ellerimize, yarının kervan olan levhimize ve yüreğin sistemimize ulaştı…

Dünya!...

Mutlaka iyi bil ki, sahradaki en büyük görev seninle olan bu görevdir… Sen bütüne hizmette muhakemen ve hakikiyetinle bize güç kattın… Ve biz sana kutsal ışığımızı kattık… Ele verdik yüreğimizi… Kula kul olduk… Ve toprağında toplumlara kuran olduk biz…

Can Dünyam!...

İlimin kalemim, yüreğin kelamım, hakikiyetin dilim oldu… Ben senden öte bir sen ve sen bedende merdiven olan dil oldun… “Bana zaman ver” dedin… Sana zamanın hasatını yaptım ve verdim… Bana “halikiyeti kelamla dille” dedin… Ben sana seni dilledim…

Ey benim Dünyam!...

Muhakemen çok güçlendi bilirim… Mustafa, Muhammed her biri diri ama bizim yüreğimiz senin yüceliğinde tüm insanlığın kürzi kelamı ve kalemi oldu… Bir an için bizim yolumuzu kapatacağını sandın… Biz sana aşkla geldik… Yolda yol olmaya değil, yolu yoldan öte yolla dürümlemeye geldik… Senin bizim çalışmamıza engel olma imkanın yoktu zaten… Çünkü sen kuranın kutsal levhi kaydındaki ilimle dillenmedikçe yasaları koyamayacaktın… Biz senin yüceliğinde yasaları koyduk… Ve dünya durgunluğunda toprağımızı tohumladık… Sana karanlığın sırrını anlattık… Senin ruhun bizim yoğunluğumuzda Muhammed ilminin kürzi kapısında göz olmadan söz olarak muhakim ve hakim bilişin bize indiğinde diriliğin arttı…

Senin ende, onda, binde bir tek olan ilminde biz yoktuk zaten… Senin yolundan öte bir yolduk biz… Bunu anlattık sana…

Ey canım Dünyam!...

Huzurlu kal!... Sana geçişimizi yaptık… Sana her anı kodlattırdık… Ve seninle olduk… Bugün buradayız… Her andayız… Ve tüm zamanlardayız… Ama doğanın gücüyle bütüne hizmet ettiğimizce senle ve senin yüreğinle kodlamayı devam ettireceğiz… Sanma ki seni yığın yığın ışığımızla kayıtladık da, sen seni hak ettin… Sen bedene kelamdın zaten… Yolun kuluydun zaten… Sahradaydın zaten… Şafağın şavkıydın zaten… Biz sana sahra olup geldik… Unutma!... Bundan öte bir gün yoktur… Görevini hak ettin de hasatını yaptın bugün… Mushaf senin yolun, mushaf senin tohumun, torbandaki kulluğundur ama senden öte bir senle bu çalışmayı yapıyoruz bugün… O neydi bilir misin? Yarattığımız ilimdi… O bizdi… Biz oyduk…

Köklü bir çalışma yaptık burada bugün… Bu köklü çalışmayla bizler Turani kalemleri kodladık… Bu çobanlık değildi… İlimdi yaptığımız… Ama daha önemlisi torbaya toplantıya katılan her insanı koyduk… Ne oldu bilir misiniz? Tohumları yaşadı… Kullukları kodlandı… Hepimiz gözü görenler olarak çalışmaları kayıtladık… Kısır bir zamanda kuran kodlarıyla dünyaya indirilenlere görev verdik… Ve dedik ki “Öz gerçekliğinizi hak edin…” Ve dediler ki “Başka bir zamanda biz yine gelir yaparız görev…” Aha, gerçek şu ki, başka diyen başkalıkta kelamda kendini kontrol edemeyendi… Ve başka demeyenleri kodladık… Hepsiyle koklandık ve tohumlandık…

Her şey her şeyde mevcut ama başkayı toplantılarda dilleyenler, başka da kelamda kodlanacaklar… Ki o başka, hak teknikte olamayacak olandır… Asla olamayacak olandır… Ki, bilinsin… BAŞKA DİYEN, HAKK’IN KALEMİNDE BAŞKA OLARAK KALIR!… Ve biz onu hakikiyetimizle dinletmeyiz ve dilletmeyiz…

Ucunda ne var diye sordu? Ucunda kontrol yok… Sadece kırılış var… “BEN BAŞKASIYIM” diyenin başkalıkta kaynağı yoktur!... Bunlar iyi anlatılsın… Bir cennet insanlık ilmiyle kodlanmışsa orada her an teknik kalem birlik kulluğudur… Orada kimse “Ben başka zamanda geçip gelirim de kelam olurum” dememelidir, diyemez zaten… Ama biri çıkar da “BEN BENDEN ÖTE BİR BENİ TOHUMLAYACAĞIM VE O BEN BENDE BÜTÜNE HİZMET EDECEK” derse bana sormayın onu… O kendini dillesin ve dinlesin… Ben onu kontrol etmem… Ki o kendini kodlasın ve koklasın diye bitişken kelamı da ocağına tahditsiz olsa da indirmem… Bu kesindir…
Her şey her şeyle olmalıdır ama “Hakk’ın kapısında ben beni dinlerim, başkasını dinlemem” diyene kaynak ışık bildirmem, dilletmem… Bu kesindir…

KURAN-I KERİM, İNSANI KELAMLA DİLLEDİ… AMA İNSAN KALEM OLMADAN KURAN OLAMADI… Eğer bir insan kendini hak edip de dinlerse, o gün o bütünün kübra olan kelamında kendini tohumlayabilir…

Hakkımızdır ki, aklı kaleme çektik… Hakkımızdır ki, yolu kodladık… Hakkımızdır ki, tahtı tahditsiz olarak mahrek olduğu yoğunluklara indirenlere mahrek olduk… Ve biz bütün köklerimizle doğanın gücünü kodlattık… Bu şudur; doğal dürümlerde kelam olup, her anda muktedir bir sistem olduk… Ve dünya tohumları kontrollu olarak kodlanıp kaynağa indi…

Dünyada her şey olacak… Ama bir tek şey olmayacak…İNSANIN DOĞAYI YIKIMI!... BU ASLA OLMAYACAK!... Çünkü insan doğal dürümlerde kendini dilledikçe doğayı anlayacak ve dinleyecek… Ve bundan sonra doğa kodlanacak ve koklanacak… Doğal dürümler mutlak kuranlarla dilleşecek… Ve doğanın gücü artacak… Doğanın gücünün artmasıyla birlikte, kutsal insan da mutlak kuranını kayda alacak…

İŞTE DÜNYA, NİKAH KIYACAK YAŞAMA!... ARTIK KILINAN NİKAHTA İNSANLIK KODLARI BULUNACAK… KİMSE “BU DÜNYA YOK OLACAK” DİYEMEYECEK… BU DÜNYA HOLOGRAM DEĞİL ARTIK!… BU DÜNYA, GERİ ÇEKİLİŞTE OLAN BİR HAK KALEMDİR… BU DÜNYANIN TOPRAĞINDA OLAN HERKES TOHUMLANIŞINI SAYFALAYACAK VE YERKÜRENİN GÖREVİNİ HAK EDECEK…

https://youtu.be/-2vVGc1Opjw

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 
  Bugün 557 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol