Birlik İlmi
  TURANLARIN KURANI (5), 1. AKIŞ 1. BÖLÜM
 
28.MART.2018 TARİHLİ TURANLARIN KURANI (5)

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1. AKIŞ 1. BÖLÜM

Değerliler, dürümlere kodlananların çokları kendi yüreklerini bu yoğunlukta kontrol edebilmek için bize, “biz” olup inmekteler. “Çağırın geliriz.” Dediler… Geçip geldiler.

Medine’nin kulluğunda “mutlak kuranlarımız” olan onlar, masamıza oturdular. Gerçek bu.

Bu masa hakikiyetin teknik tahditliyle “mutlak kuran” olan, muktedir olanların sistemlerini kayıtladıkları bir “yaşam kapısı”dır. Ve bizler bu kapıya “altın ışık” olup inenleriz.

Kelam kodlarımız olarak gelen onlar, mucizevi çalışmalarla bizimle olacaklar. “Mucizevi çalışmalar” derken şunu kastediyorum:

Herkes kendi sıhhati ile ilgili bilgiler öğrenmek isteyecek. Bu dürümde onlara bilgiler verilecek. Hepinizin yaşam kapılarınız açılacak ve sizin sağlığınız, sizin yarınlarınızla ilgili hakikiyette dilledikleriniz, dürümlerde kodladıklarınız ve her şey her şey orada siyahtan mora, her renkte her anda “kalem” olacak ve yaşam kodlayacak, yaşam yazacak.

Canlarım, Düzen’i kuruyoruz burada. Bu Düzen “nurun kuranı” olan ruhun kaynağındaki düzendir. Bitişken olarak bilişi kodlarken burada hepimiz tahditsiz olarak çalışmalarımızı yapmaktayız.

Bizim adımız “namaz kapılarını dilleyen kelam olan imparator”dur. Her insanın dua okuyarak Yaradan olabilmesi mümkün mü? Asla… Ama “turkuaz olan biliş”in kodlanmasıyla birlikte kendi yoğunluğunu hakederek, kendi dilinde, kendi dürümlerinde ilim yapması mucizedir. Ama hangi mucize? İlim mucizesi… Ve beden alıp gök çözümleri yapanların bilişkenliklerinde her şey yetkin halde ve yakinen bilinir ki hakikiyetle kodlanacaktır.

Karanlık, aydınlıkta tohumdur… Ama aydınlık, karanlığı kodlar. Her biri bir diğerini koklattırır. “Cennet” dediğiniz de “insanlığın kelamındaki hakiki insanlık kuranı olan biliş”le kayıtlanmış olan “İslam kalemi”dir. “Cennet” dediğiniz kaynak ilim… ve bu ilmi kodlayan “mutlak kuran”, “turanların kuranı”dır o. Biz o kuranı “insanlık kuranı” diye dilledik.

İslam’a “ilim” dediler. Biz İslam olanların ilminin kulluğundan üstün olan itibarlı olanların, karanlıktaki sahralarını kodladık ve onların yoğunluklarını kontrol edecek dürüme ulaştırdık.

Hey canlılar! Rahman olana KAHA gerekir. Hakettiğinizce KAHA ilmiyle dilleneceksiniz. Büyük kötülükler önlenecek. Kontrol, ilimle olacak. Saltanat, Sistem olup sizinle olacak ve Yaradan tahtını yarattıklarına bırakmayacak. Her anda olan, her an olacak ve yarattığıyla yaşayacak.

Biliniz ki “dünya ruhu” budur… Bu şekilde kodlanacaktır. “İmparatorluk” olarak yapmakta olduğumuz her şey, “mutlak” olarak kodlanmaktadır.

Bizim için öz gerçeklik biliştir. Herkes herkesi kendi yüreğiyle dinleyebilir. Aha, dinleyebileceği dürümde kendi yüreğini “tüm insanlığın kültü” olarak kodlayabilir! Öyle çok çalışırız ki bunun için…

Kili kumdan, kumu kilden ayırmayan bilişimiz, “ilim kalemleri”yle bütüne hizmetçilik yaparken her şeyin örtüsü örtülmeden evvel, önlemler alır. Daha öz gerçekliği anlamayan insanlık, “hasat ilmini” anlamaya çabalarken, kodlanmış olanların “mutlak kuran” olarak Bu Meclis’e çağırmaktalar. Biz onların kontrol kurmalarını, hak olmalarını ve levhi kaydı kodlamalarını daha istemiyoruz. Niçin bilir misiniz? Sofra kurduğumuzda, o sofrada “sahra” olmalıdır.

O sahrada “halik” olanlar bulunmalıdır. Kocaman bir dünya ama toprak toplum “Düzen” kuramamış… Biz bu topluma kontrol kurmaya ve kodlattırmaya çalışanları has teknikle, hakikiyetle dilletmeye çabalıyoruz ki hepsi “kendi yüce ilmi”ni, “bütünün ilmi” haline, “gök çözümleri” için dönüştürebilsin.

Karanlık, tonlanır… Birçok tonu vardır karanlığın… Ama “tanrı” dediğiniz her tondur. Bütün tonlarda “kuran” olanlar bulunur. Tüm tonların tonlanmalarıyla bilişkenliklerin kübra olması mümkün olduğunda her şey, her şeyin yaşamı olur.

Saklı tuttuğumuz çok bilgimiz var. Bu bilgileri dünya planında dillememiz, “kelama hakk olmayanları” ve “kelam olup hasat olmayanları” zorda bırakabilir. Bu nedenle, “astral kapılarımız”ı hep kapalı tuttuk.

Herkesin kendi yarınını kodlayabileceği bir dünyayı kurmaya çabalarken, astral yarınlarda “mutlak kuranlar”ın hakim olabileceği bir dürümün, “müsih kalem” olarak yeryüzünü güçlendirmesini beklemeyeceğiz. Bunu beklememiz zaman kaybıdır.

Eğer bu dünya Sualtı’nın gücünü anlamamış olsaydı, “sura üfüren”i de anlatamazdı. Sualtı bu dünyayı kodladı… Toprağı, toplumu tohumlatarak kattı. Yarınları kayıtlattı ve “diri kalem” olup bütün kötülükleri önledi.

Bizler; sura üfürenler, Sultanlık değil, hakikiyetle “bilişin kaydı” olup çalıştık.

Kili kum, kumu kil bilenlere “ilim”le geldik. Kaçmadık yaşamdan… sara sara dünyaları kodlayan bilişimiz, her yüceyi sardı ve toprakta toprak olup kodladı.

(Devamı 2. Bölümde)

https://youtu.be/NHVgutEzt0g

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 
  Bugün 184 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol