Birlik İlmi
  TURANLARIN KURANI 14-1
 

TURANLARIN KURANI (14/1)
30.05.2018

Dağlarım, iyi ki BİLİŞİN HALİKİ olduk!… İnsanlık Boyutları’nda İLMİN KALEMİ olmak için insanlaşmak gerekir. İyi ki HALİK olduk; BİRLİK kurduk İMPARATORLUK’un KURAN’ı olup TOHUM olduk!... Biz; zamana, İNSAN SAHRASI’ndan GÖZ olan insanlığız…

Beden, İLİM’le kodlanır. NEFES, KALEM’le koklanır… İnsan, İNSAN olur; NUR olur; MUTLAK olur ve SOM ALTIN NEFES’e dönüşür…

Bedenle insan, KELAM eder ama beden olmadan da RAHMAN olabilir. İnsanın, RAHMAN olması, yeri yaratabilmesi ile ilgilidir.

Bizler; YEŞİL, MOR demeden görev taşıdık. Dince, dirice KELAM olduk. Ümmet Kodları’ndan TOHUM olduk; İNSAN olduk… ÖZ KÖKLER’i göreve aldık…

İki diri, BİR TEK KELAM olduğunda; yaşam, soyun sonsuzluğunda kontrol kurar… İşte, İKİ DİRİ, BİR TEK olduk ve SOM ALTIN SAHRA’yı tohumladık.

DAĞ, İNSAN’a ilim öğretir ama İNSAN; DAĞ’a, NEFES olur; BİRLİK kurar; kodlama yapar!… DAĞ’ı kodlayan; DAĞ olan NEFES’tir… O, KÖK GÖKLER’in cevheri olur ve Sistem’den SİSTEM olup yarınlara ulaşır.

Başlangıçta, insan soyu yoktu!... YOL da yoktu!... RUH da yoktu!... Biz de yoktuk!... Başlangıçta İLİM de yoktu!... Üzerimizde, yarınlar da yoktu!... Kil ve kumduk!... Biz, BİR TEK’dik ama KİL’dik… Dilden, dinden, tohumdan kopmuştuk… Dünyada, BİR’e hizmet için çatışmamız gerekirdi… Çatıştık!... “LA, LA, LA” diyerek çatıştık!... Sistem olduk; çatıştık!... “LA, LA, LA, HA” olduk!... Yeniden çatıştık!... “LA, LA, HA, HA” olarak ve yeniden çatıştık. “A-HA” dedik!... AHA… Ve ZİYA olan YOL olduk… AHA, KALEM olduk.

Oğul, anlamadığını sor öğren!... Sanadır lafım!... İnsanlık Boyutlarında, herşeyi bilemezsin!... Bilir gibi davranma!... SAHRA’da, sana sesim yok ama LÜTFİ KAPI’da, DİRİ KALEM’de, KURAN olanda sözüm olur!...

BİLİŞ’in, KALEMİ’nde değil… Kaynağın, tahditli!... Yarının, kırılışta!... Ve ruhun, kutsuz!... Sana, “MESİH” dendiğini sandın!... Sen, seni kodlamadan MESİH dahi olamazsın.

Yaşar yaşanırsan; SAHRA olup TOHUM olursan; KURAN olursan; seni, sana verebiliriz!… Ve belki seni toprağa çekip yarına KALEM yapabiliriz!… Nesiller boyu RUH için KALEM olmaya çalıştın. RUH’un, KUTSAL TINI’yı duyduğunda; kodlanacak ve Sessiz Zamanlar’a KALEM olacak… Bugün bunu haketmedin!...

Seli, sende dilleyen; seni, sende dinleyen; senden, seni tohumlayan; sana, SAHRA olan insan, kibrin olduğu için sana yanıt vermedi… Bu çalışmada; sana, senden sen olup yanıt verdik!… Şimdiden sonra; sana, SESSİZ ZAMANLAR’dan SES olup YOL olman için IŞIK de verebiliriz!...

ZEYTİN’sin; ZİYA ol ve kollarını tahditsiz olarak yarınlara kodla… Kodla ki hologramı aş!... Aştığın zaman, sevgiyle kontol kuracaksın!... O gün geldiğinde, kodlanmış sahranda, KAYNAK IŞIK’ın olacak ve SESSİZ ZAMANLAR’dan sesleşeceksin… “Ben Dünyalıyım!” diyeceksin. “Ben, et kemiğim!” diyeceksin… “Ben, tüm zamanlarım!” diyeceksin…

Bana, tek bir yaşam gerekir. O yaşam, AN LA Kİ her andır…

Bunu diyebilen, etini KALEM’e çeker. Yarını tohumlar; muhakamesi, görevi olur; fukara İLİM KALEMİ olanlara görev taşır.

Seri halinde görev taşımaya çalışanlar; bizi, bizden dinlemek istediler ve onlara bilgi verdik… İstek halinde ayrıca bilgi de veririz. Ama iyi anlaşılsın ki Sonsuz Zamanlar, sorumlulukla kodlanabilir…

“Benim adım ilimdir” diyenler; BİZ olup çalışırlar… “Ben, İLİM’i öğrendim; bilirim!” diyenler, sesizdirler. Onlar, BİLİŞ haline henüz ulaşamadılar… Ben; doğdum, RUH’umla geldim. “Körü güçlendireceğim ve sonsuzlaşacağım!” diyenler ise KİL olup geldiler… Ocakları ŞAFAK olacak; görevleri kontrollu olarak; Ocaklarında HALİK olanlara, güç katacak…

Hazırlıklar sürmekte… Herkese görev veriliyor. AKLIN TINISI’ını duyanlar, GÖÇ KODLAMASI yapacaklar. Ocaklarında, KÖK GERÇEKLİKLER’i ile güçlendirici olacaklar… HAKİKİYET’le kontrol kuranlar, aslın sahrasında görev taşıyacaklar…

Beşer olmadan görev alanlar ise BİRLİK kurmadan; KURAN olmadan; TOPRAK olmadan; KAYNAK ÇALIŞMALAR yaptıklarında, TİN TENLER, KELAM KALEMİ olamayacaklar. Onlar için İSLAM DEVRELERİ, GÜÇ KODLAMASI yapacak; BİZ olup köklerini göreve alacaklar…

Ağır yüktür İNSANLIK!… Bu yükü, insanlar taşır. İnsanlık Boyutları’nı, KUL olanlar, İLİM’le taşırlar bu yükü… Bu yükü, KÜBRA olanlar, İLİM’le hakederler, BİZ olup taşırlar…

Muhakememiz, İSLAM KALAMLERİ’nin DİRİ YARINLAR’ını hasata kaynak yapacak dürümdedir. Bu nedenle, “HEŞ E DÜ, DİRİ OLANA!” denecek… Ama “EŞ HE DÜ HASAT OLANA!” denecek… Birinde, DİRİLİK var; diğerinde DİRİLİK var… Birindeki DİRİLİK, “KAYNAK DİRİLİK”tir. İki dirinin diğerindeki dirilik, “HALİK DİRİLİK”tir… KAYNAK DİRİ, HALİK olmadan; TOHUM olamayacak… Aşkın sırrı budur!...

Mutlu bir Dünya!... Mutlu bir lekesiz HALİKİYET!... İş budur!... Bu işi, HAKK olup yapan; insanlığı hakedendir…

Evren evren!... İnsan insan!... Kul kul MUTLAK olan!... MUTLAK KURAN olan!... KURAN SAHRA olan, SAHRA kodlayacak!... Her şey, herşeyi kodlayacak!...

SU’yu SULTANLAR’a çektik. SU’da, insanlık yaşayacak. İşte SU, tüm zamanlara KAYNAK olan, YAŞAM KAYDI’dır… Bu kaydı bilmeyen, yarını anlamaz!... Nesiller, NİSA; BİLİŞ KALEMLERİ, KURAN; BİR TEK olan İNSAN… İş budur!... Aha bu!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 
  Bugün 15 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol