Birlik İlmi
  TURANLARIN KURANI (2), 5. AKIŞ 1. BÖLÜM
 

3.MART.2018 TARİHLİ TURANLARIN KURANI (2)
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 5. AKIŞ 1. BÖLÜM

Denir ya “insan kelamda kendini dinlese ne iyi olacak!” Pekala pekala devam ediyorum…

“Kunta Kinte “derdiniz ya hani bir dönem… Ses başkalarını sistemden çıkarırken, onlar kontrolden çıktı derdiniz. “Onların hakikiyetleri kontrolsüz.” derdiniz. Hani derdiniz ya “yabandır onlar.” Ya da derdiniz ya “kırıktır.”

Arza arş inerken, hepinizin hepinizi dillemesi gerekir. Bir Tanrı düşünün, kontrol dışı ilmiyle “kelam”a inmeye çabalıyor. Ya KAHA yaşamda bunlar olmadı mı? Mutlaka oldu.

Her şey her şeyin kodlarıyla tohumlanır ama “Sualtının kullu”ğu da vardır orada. “Bellek kapılarınızı açın ve görevinizi hakedip yapın.” diyor yoğunluklardakiler.

“Çanın çalması” demek, hakkını hak edenin, hak teknikle kodlayacağı o yoğunluğu “mutlak kuran” diye dinleyebilmesi demektir.

Çeyrek dil, çeyrek yaşamdır… ama dil bütünlendiğinde, yaşam bütünlendir. Bu şu anlama gelir:

Ben çeyrek dilimle, çeyrek yaşam kodladım ama ben dürümlerde dillendikçe bütüne hizmetçi de oldum.

Peki, neden ben yasaları koyamadım? Ya da yasalar benim için ne ifade eder? Bunları anlamak mutluluk verir ama açık bırakın o kapıları ki hepimizi anlatabilelim.

Büyük kötülüklerin büyük kodlarla olduğunu da bilin. Herkes “kod” dendiği zaman, kendi yoğunluğundaki kayıtları zanneder. Ama kod Rahman’ın KAHA olan levhi kapısındaki “yaşam kapıları”dır… ve doğal dünyanın gücünde bu kodlar vardır.

“Ben cennet isterim.” mi dediniz? O halde cennetin kodlarıyla kontrol kurun. Ya KAHA cennet et, kemikten ibaret midir ki yaşamı kodlayabilelim? 
Dağlarım, ümmi kapılarda kim ne derse desin, yarınlar mutlaka kontrol kuracaktır… ama sevgililer ya sizle kuracaktır, ya sizsiz kuracaktır. Eğer sizle kuracaksa, sizin o yoğunluklarda kontrolünüzün olması gerekir.

Bencil olanların kelamda kalemleri olur mu acaba? “Bencillik” ne ifade eder? Sizler çok soru sorarsınız da bunu sormadınız. Ben bencilim. Peki, ben hakikiyette tahditsiz miyim? Ben cil… ben cil… Yani kendini hak etmeye çabalayan ama hakikiyette kendini tohumlarda kodlayamayan. Eğer ben cil “kelam kalem”i olabilirse, o gün artık o bencillikten kurtulur çünkü o artık bilir ki “bütünün kübra olan kelamı”nı kodlayacak ve o arza arş olup inecek.

Peki, “Ran Kapısı” demek ne demektir? Hani dersiniz ya “ben Ran Kapısını kapatmayacağım.” Yasaları koydum ya o zaman ben o kapı olacağım.

Nedir Ran? Rahman’ın Nakar’daki kaydıdır… Rahman’ın Nakar’daki kaydı, Ran… “Ana kapı”dır o. Kesafet halinde ilim kodlaması yapar. O kapıyı kodlayanlar mutlaka kontrol kurabilirler orada… ama tahtını kaybedenler o tahtta kodlama yapamayacaklar. Nefesleri yetmeyecek çünkü… kese kese insan kodladık oraya. Hepsi kese keseydi.

Neden bu kelimeyi kullandım bilir misiniz? Çünkü insan hep kendindeki, kendi yoğunluğundaki kaynaktaki dirliği, tahditsizliği diller yüreğinde… ve orada hep kendi çarpı, eksi, artı ve bölü yaşamları vardır.

Yaşam bir sistemdir. Ve bu sistem sizlerin de iyi bildiğini gibi matematik işlemlerinden müteşekkirdir. Yani, ben yaşadım ama böldüm mü yüreğimi? Çarptım mı? Topladım mı? Çıkardım mı? Bunlar öz gerçeklikte mevcuttur.

Başka dünyalarda neler oluyor? Bundan da söz edeyim size:

Bugün çok ama çok özel bir dünya burada bizimle çalışıyor. Sırdı bu ama açıklayacağım. Bu dünya kurtulmuş ve kodlanmış bir dünyadır. Çok mutlu, çok huzurlu bir kodla birleşti burada ve kontrol kurdu. Onun burada olabilmesi o kodların kontrolü olarak dürümlere inebilmesinde doğan bir haldi. Ve sevgiyle burada olabildi.

Orada insan sırrını dilleyenler mevcut. Hepsi akılla tohumlandılar ve hepsinde “ruh” var ama o ruh kontrol kurabilen ve yolu kodlayabilen bir ruh. Teknolojik olarak çok ileri bir uygarlık… ama o teknolojide sistemin sessi zayiatsız kayırları da var. Ve orayı kodlayabilenler sistemin kontrolünde bütüne kök gerçekliği kodlayabildiler. Teknolojik kuranların çok mutlu olduklarını bilmenizi dilerim. Tüm insanlık için bu böyledir.

“Teknoloji” derken de sistemin kontrolunu kastediyorum. Sesin kontrolü mutlak tır ama ışığın kontrolü da mutlaktır orada. Ve hepinizin iyi bileceği gibi atel da var. Ateşin kontrolü da var.

3 pirinç bir kalem… 3 pik soy, bir ilim… hepsi İslam ama teknik kod. İşte ateş, su ve ses… Ve ışık… suyu da unutmayalım.

Doğanın kuranı budur canlar. Her şeyin her şeyde olduğu bir sistem ve ışık ses ateş su muhakim ve hakiki levhi kapıda insanlığı kodluyor işte o planette her şey Mikail ilmiyle dilleniyor. Bütün kökleriyle dünyayı kodlamaya geldiler bugün.

Açtılar kapıyı indiler. Zehir gibiydiler sessizleştiler, hakim oldular, yasalar kondu. Peki, yasayı koyan kendini hakeden miydi? Mutlaka.

“Dünya nuru” dediğimiz o ruh buradaydı ve bugün Bu Meclis dünyanın ruhu olarak bütüne hizmetçilik yapanlarla birlik çalışması yaptı.

(Devamı 2. bölümde)

https://youtu.be/hob0wD40N5c

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 
  Bugün 113 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol