25.NİSAN.2018 TARİHLİ TURANLARIN KURANI (9)
AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 5.AKIŞ
Sahra'da bizler sizi levhi kalemimizde dilledik canlar... Muhammed dedi ki "Kuran bu..." Muhammed'in kutsal tahtında insanlık vardı...
İtibarınız yüce!... Hepiniz çok güçlüsünüz... Çok huzurluyuz ki buradayız... Sultanlar, sizi kontrol etme niyetleri yok kimsenin!... Hiç kimsenin...
Ama sizin kendi yüreklerinizi dillemenizi bekledik... Ve şu anda sizi hak edip dinledik... Nefesiniz çok net...
Yasalar, dirilikleri kodlar... Ve sizin gibilerle bu çalışmaların olması gerekir... Kök gerçekliğinizi kontrol altında tuttuğunuzu izledik...
Huzurlu bir doğanın bilişin kuranı olan levhi kaydının ve toprak olan tohumun mutlak kale olduğunu da gördük?..
Çok özel bir dönemde bu dünyaya görevli gelmek kolay değildir... Bunu biliyoruz ve burada bulunan sizler bugün burada olduğunuzdandır ki kodlanmış ışıklara görev taşıyorsunuz...
Çanın çaldığını biliyorduk ama çanın kelama kul olanlara, kodlananlara, tohum olduğunu hiç düşünmemiştik...
Ve iyi anladık ki kelam hulusi kalem olmuş ve bu yoğunlukta kodlamalarda mutlak kuran kayıtlamaları yapmakta...
Yaradan tanrı ve yarattığı kutsal sahra hepimiz bu sahra olarak buradayız... Kopup gidenlere, düzen kurucu olmak kontrol için gerekli iken, dünyanın ruhunu kodlayamayanların burada mutlak kuran olmaları imkanı yok mu?... Var...
Hepimiz dünyayı kök gerçeklikle dillemeye çabaladık... Nesillerimizi korumaya ve kontrol etmeye çabaladık... Ölüm geldiğinde bir tek kalem dünyaya inecek ve diyecek ki "geri gel..." Ama o kalem mutlak kuran olursa, mutlak kalem muktedir ilmi kodlayacak ve diyecek ki "geri gel!..." Geri gel ve hak et... Geri gel ki hakim ol... Gel de akıl ol!... Ve dünya ruhu bu olacak...
Bugün dünyanın nuru olan insan doğanın gücüyle bütüne hizmetçilik yaparken; bu yoğunluğu kontrol altında tutabilmesi bizleri mutlandırmaktadır... Kanatlanıp uçmanız mutlak kalemi kodlamanız ve bütüne hizmetçi olmanız, Medinenin kök gerçekliğini güçlendirmeniz ve ruhsal kapıları açmanız birlik kalemimizi mutlandırdı...
Sahra dediğimiz bu yoğunlukta cennetin kalemi olmanızda bizi mutlandırdı... Ve bizler rahman olan insanlığa öfkeyi aştık geçtik...
Kardeşlerim dünya sevgidir bunu unutmayınız... Dünya yoğun ışık halinde yaşamları tohumluyor!... Bunu anlayın...
Bu dünya öfkeyi aşsın diye bekledik... Ve bu dünya öfkeyi aştı ve sessiz zamanları dillemekte...
Bu dünyada korku kalmamalıdır... En ve boydan ibaret olan kalem, İslamı kul olarak kodladıktan itibaren, rahmet olarak bütünün görevini halik kılmalıdır... Gerçek budur...
Koç keserlerdi yaşamda insanlık.... Kendi ruhunu kodlamak ve mutlak olmak için... Burada koç dediğiniz yaşam, hakkını hakikiyetini dilleyen insan oldu...
Ve biz ona ruh olup geldik... "Önce dünya" dedi, dedik..... Önce kült dedik... Öfkeyi aş dedik... "Hakikiyeti hak et!... Tahditsizleş!..." dedik...
Yere göğe ilim ektik... En ve boydan ibaret olan bu yaşamı kodladık... "Ol" dedik... Öz gerçekliğimizi dilledik... Öksüz kalmasın istedik...
Ağırız Anam çok ağırız... Bizi dinledin... Bizi hak et!... Bizi hak et!... Bizi hak et... Sevgili Anam!... Sevgili Anam!.. Bizi hak et... Biz cana cennet olarak gelenleriz bizi hak et...
Kontrol bizde olmamalı öyle mi Anam?... Kontrol biz olmalı Anam biz... Bu dünyayı korumalı ve hak etmeliydik... Burada oluş sebebimiz budur...
Saltanat ilimle gelir dünyaya biz insanlık boyutlarının ilmi olarak geldik... Nerde ilim varsa, İmparatorluğumuz orada görev taşır...
Bu dünya insan sırrını dilleyen tahditi kodlamadan bütünün kübra olan kelamında levhi kaydı yapabilmişse; ben olabilir... Benden öte ben olup bütüne hizmetçilik yapabilir...
Beni azmettirme Anam!... Azmettirme ki ben dünyayı yok etmiyim... Anam canım anam!... Saltanatım ben!... Beni azmettirme Anam!... Ben sana sahra olup geldim... Anam beni azmettirme!...
Sana yazıp cevap vereceğim...
https://youtu.be/ZyCe3-4cECY
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ
