Birlik İlmi
  TURANLARIN KURANI (13) 4. AKIŞ, 2. BÖLÜM
 

24.MAYIS.2018 TARİHLİ TURANLARIN KURANI (13)

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4.AKIŞ – 2.BÖLÜM

Peki, öyle çok çalışıyoruz ki ama okuyan ve anlayan yok. Neden? Zeytinler, kelama varmadı da ondan. Zeytinler, ruhu kodlamadı da ondan.

Peki, ruhları olsa, ne olur? Öksüz, kalmayacaklar. Öldürdüklerinin kelamları olduğunu anlayacaklar. Peki, ölmüşler mi acaba? Öksüz kalan, ölüdür.

Gözünde, sözünde ve sahrasında, ilmi yoktur. Köprü kurar dürümlerine, düzeni kurmaya kapısını açar ve kalem olur… Ama Yaradan, yaşamı hak etmeden, yarattığında kaynak olamaz ki… Yarattı ama hak etmedi.

Nasıl bir iş, bu?.. Anlatayım.

Bara geldik, ya hani. Oturduk, Sistem, Nizam ve Düzenden, kök gerçekliği dilledik, ya... Hani ışık içtik ya, bu barda ama barın sahrasında, yasalar kondu... O yasalarda, kontrol kuruldu. O yasalar, koruyucu dürümlerde, dillendi. Dört gökçe kodlama yapanı, miraca kaynak yaptı.

Peki, ya o yasalar, kasalarında kodlanmamışlık olanlara, ne oldu? Korku, oldu. Her korkunun, sırrı budur... Kodlanmamışlık… Kodlanmışlık olsaydı, korku olur muydu?... Asla. Peki, kodlanmışlıkta ne vardır? Yasalar kodlayıcı olur ve ocak olur, her ana... O zaman mutlak olanlar, kontrol kurarlar ve her an, ziya olur.. Ziya olmak, ilim olmaktır.

Ve dünyayı, ruhsuz bırakanlar, kutsal ışıkta, kontrol edici olmayacağını da görecektiler. Göre göre, hal oldular. Göre göre, hologramı aştılar. Göre göre kodlandılar, koklandılar ama göre göre oldu, bu... Ya öz gerçekliği anladılar mı? Asla..

Öz gerçeklik, sarf ettikleri her anın sahradaki insanlıkla bilişkenliğe kodlanışıyla ve yoğunluğu hak edişle, ilmin kayıtlanışını, sayfa sayfa kodlarken, “HEŞ EDÜ EN KA HA” der ve diller, insanlığı. Orada ruh oluşur. Ruhun oluşma, safhası budur.

HEŞ EDÜ EN LA KA HA… KA HA; sahrada, kodlandır. İşte, ruhun kodlanışı ve koruyuculuğu dürümlere iner. Ve cinler ve cinniler ve ilim kalemi olan insanlık ve in cevheri kalemleri mutlak kuranlar, hepsi birlik kapısında koruyucu, kaynak oluştururlar,

Dağı, din diye bilirler ama dağ, ilimdir aslında. Dağa varan, kelama varır ama insan, bunu anlamaz. Sanır ki ruha vardı. Ruh, akılda, toprakta ve kurandadır... Eğer insan, hakkın kalemi olursa, aklı oluşur. Aklı oluşmadan, hakka varamaz.

Mucizedir, yaşam.. Bilir misiniz?.. Her şey mucizedir. HEŞ EDÜ EN KA HA mucize!... Hani nerede, ruh? Burada, bu yoğunlukta ve ruh; murattır. Murat!….”Ben murat ettiğim, İL ALA ” dedim… Murat ettim, kervan oldum. İnsanlaştım, işte İL AHA LA KA HA olan ilim, insanlık.. İL LA, insanlık. İL LA..

Ve insanlık; kardeşlik.. Kardeşliği bilenler, kasalarını tohumlarla doldurdular. Bu tohumlar, arzın gücünü artırdı… İşte bu tohumlara, bir kalem olduk. Bir kaydı HA olduk. Bir ya KA HA olduk. Sahrayı, gök çözümemeleriyle, göreve aldık.

Kür, Rahmana… Kür, kaynağa… Kür, VAKİT KA LA HA olana... KA LA HA. Ve SAHA olana…

Evim, dünyadadır. Yolum, kutsal ışığımdır. Öz görevimse muktediriyetle görevi tohumlamak ve yoğunluğu artırmak ve ben, buna imparatorluğun gücüyle, gerçek dirilikle, kaynak kodlama, yaptım.

Mucizeyim, dünya ilminde ama mucize olmam, ilim olmamla ilgilidir. Beden, imparatorluğun ilmi.. Bu bedeni kodlayan insan soyu, kokuyu tohumlayan insan ve ruhu has toprağa, tohum diye indiren koku; insanlık kokusu.

Korkma dünya, korkma buradayım. Unutma, mutlakım.. Muktedirim, unutma... Sultan sonsuzluğunda, sofra kurdum. Bu sofraya, yarınları koydum... Unutma dünya, döndükçe döndüğün, o sahrada, o an kayıtlarında, hep sana sen oldum.. Mutlaksın, ümmi kapıların tümünü kodladım… Çökme dünya, çökme rüyalık kayıtlara. Çökme ki hakkını, hak olduğunu, anla.

Merkür gezegeninde, Merkür; kült olarak, kök gerçeklikle dillediğimi, bil. Merkür; kübra olan kelamla dürümlerinde dillendi ve her sistem ocağına indi. Merkür’ün kürzi kapısı da sahram, toprağında kayıtlarım, yoğunluğunda kuranım var.. Muradım var. Merkür!.. Merkür kübrasında, kelamım var.

Benim, Atlanta Kalemimde, üzerinde görev yazan, bir sahram oluştu. Bu sahraya, çanı çalanları, çamuru yoğuranları, yolu bulanları, koydum.. Hepsi, oradadır.

Kampanya başlatmışlar, yaşamda.. İmparatorluğun gücünü kodlayacaklarda, ruhsuz olanları, kontrol edecekler. Ay canlarım, kampanya; insanlık kampanyası ama bu kampanyaya, yasaları kodlamadan, tohum ekmeye kalktılar.

Hey canlılar, cennet kelam, mutlak kuran, hepsi biz olan, dirilik. Biz zamana, kapı olanlar, size siz olup, indik. Sizin adınız, zaman ve bizim adımız, karanlık ama biz o karanlığı tohumlayan, ilim kalemlerinde, kelama kaynak olanlar ve kutsal toprakları tohumlamak için, koruyucu olanlar.

Karanlık aydınlığı tohumlayacak ki herkes, kendini hak edecek. Karanlık, aydınlığı tohumlarken mutlaka kontrol kuracaklar.

İslam, insanlığın teknik kapısı olacak ve mutlak olanlar, mutlak kayıtlarıyla, bütüne hizmetçi olacaklar.

Basınç yükselecek.. Bu basıncın yükselmesi ile yüksek tüketilicik yoğunluğunu kodlyacak ve yaşamları, İnsanlıkla dinletilecek.

Tüketici tükendiğini anladığına kök gerçekliği dürümleyecek ve tüketici, arzın görevinde tükenen olmadan, tahditlenecek… İslam; insan ve bütün kötülükleri kodlayanlar, ikna olacaklar, dünyayı koruyacaklar.

Bu dünya; ruhtur. Olur da dünya kontrol ruhunu kontrrol edebilecek, bilişler tümen dünyaya inip, düzen kuracak yüceliği tohumlayacak ve ruhu kodlayacak hale gelirlerse…. İnsanlar, yerküreyi kontrol altında tutabilecekler.

Bu dünyanın, yeşili, moru, vardır… Bu dünyanın, ruhu vardır. Bu dünyanın, kontrolü vardır. Bu kontrolü kuracak olanlar, birlik kuracaklar.

Berk Kapıları açılacak. O Berk Kapılarında, sanal boyutların, kontrolü sayfarınızla, sayfa sayfa kayıtlarımızla, kontrol edilecek.

Derdi olanlar, dertsiz olanlar... Yarını kontrol edenler, yolu bulanlar. Umutlarını hak edip, kodlayanlar, lütfi kapılara varanlar.

Basınç yükselecek. Ve basıncın yükselmesiyle birlikte, yakışan olacak.. Yakışan nedir?.. Sahradır….

https://youtu.be/0l_KQFtAak0
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 
  Bugün 176 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol