Birlik İlmi
  TURANLARIN KURANI 7-1
 

TURANLARIN KURANI (7/1)
11.04.2018

(Toplantıya gelenlere hitaben:)

Seviyenizi ölçtüm!... Hepiniz izinle geldiniz. İzin vermesem burada olamazsınız. Size izin vermem, sizi kodlamak içindir. Kodlandığınız zaman; siz, BİZ olacaksınız. O zaman tohumlarınız, KALEM olacak ve ruhunuz kontrol kuracak.

Eşya Boyutları diye bilirsiniz burayı… Burada görev taşırken; herkes, KELAM olur; RUH olur; kodlanır; MUTLAK olur; BİZ olur. BİZ olması tahditsizliktir.

Hazırlıklar tamam olduğunda; “Dünya Dışı Tohumlar” DÜNYA İLMİ ile dünyaya inerler. Ocak olabilmeleri için İLİM KALEMLERİ onları kodlar. Onların TOHUM ekmeleri değil; TOHUM olmalarıdır maksat…

İşte dünyayı ziyaret eden BİLİŞ KALEMLERİ, bizi anlayamadan dürümlere geldiler ve bizden islah olmamız için hakiki Sİ HA SAHRASI’ndan TOPRAK olmamızı beklediler.

Sİ HA, SİSTEM’dir ve biz, o SİSTEM’i tohumlayanlarız. Bizi ıslah etmek isteyen, ıslah olmadığından kontrolu yoktur… ÖZ KÖKLER’ini haketmemiştir. TEKNİK KALEM’i kontrol dışıdır ve zorun zoru olan RUH’tan kodlanma olayı gerçekleşmemiştir.

İslah, insanın kul olabilmesi için gerekendir. İslah olmak için İNSAN olmak gerekir önce… Önce insan, kendi olacak ve kodlanıp TOHUM olacak. Olmadan kontrol kuramaz ve sorumludur kontrolsuzlukta kodlanan insanlıktan.

BÜYÜK KÜLT, ÖZ KÖK’tür ama RUH’u yoksa sayfalarında, TAHT’ı da yoktur.

Unuttukları umatlarıdır… MUTLAK KALEM’i, KURAN’dan çok daha öte bir diriliktir ama o kontrol dışı olduğunda, TANRI bile onu haketmez ve HALİK kılmaz.

SAHRA!... Aha cevheridir!... Aha KALEM’dir!... “HA-HA-HA” diye kodlama yapar. CEVHERİ GÜÇ’tür. ÖZ’ü, GÖZ’ü vardır… SİSTEM’dir; yoğunluğu vardır… Asıl özel olan cemaatidir. O Cemaat, diri olup yolu açtıkça; SAHRA, DİN olacak; İNSAN olacak; MAHREK olacak…

Özel zamanlar vardır… Sırdır insanlık!... O zamanlarda, kontrol kurulur; İLMİN KALEMİ olan, yarına varır ve yarınları kodlarken, teknik olarak bilinmeyenleri bilir ve o bilinmeyenleri, kontrol altında tohumlar ve kontrol altında toprağa indirir… İşte burada, bu yaşamda yaptığımız budur…

İLMİN KULU olan insan olarak; tükenen her anın; elinden, ellerinden gerçekliği kodlarken; BİZ olup, KUL olup, RUH olup yarınlara güç katmak ve zamanı kodlamaktır yaptığımız… Biz bunları yaparken, İNSAN SOYU da bizim yaptıklarımızda, BİRLİK KULU olur ve KELAM olup yaşam sahrasında KÖK GERÇEKLİK’i kodlar. BÜYÜK KÖTÜLÜKLER, bütün KÜLTLERİN İLMİ ile önlenir. Cümle yürekler, işgal altında kontrol kurmaya çalışan BİLİŞLERİN KÜLTÜ olur. O yoğunlukta her insanı kontrol eder…

İşgal, İLİM’in işgalidir… İnsanlık Boyutları, İLİM ile işgal altına alınır. Sorumlu olan ilmi tohumlayandır.

MUKADDİME der ki “namaza zaman ayır. NAMAZ, ZAMAN KALEMİ’dir. O KALEM, İLİM’i yazdıkça, tüm insanlık NAMAZ olur. Onu, o yoğunluğu kodlayan, namazı tohumlayan, İSLAM olur. İnsan kodlandıkça, TOHUM olur; muktedir tahtında, HER AN olur.”

Bütün özel GÖÇ KAYTLARI; sizi, sizden size diller. ÖZ KÖK, GERÇEKLİK’i, sizin ilminizle dinler. Sizi tohumlarken de yine sizi hasata kaynak yapar. Ne yaparsak, hep sizinle yaparız… Bütün mesele, sizin ve sizle SAHRA olanların tohumlanışıdır.

Açık bilgidir ki KELAM, ALLAH İLMİ’dir. İSA, insanlık için İNSAN oldu; KUL oldu. MUHAMMET, İNSAN oldu; KURAN oldu. İSLAM olan İNSAN, her biliş halinde, her birinde, diri bir SAHRA oldu ve RUH, MUTLAK olarak o SAHRA KALEMİ’nde, İLİM kayıtlamaları yaptı.

SUPHANEKE KULLARI olan İLİM KALEMLERİ, TEKNİK HALİK olarak, SAHRA’da TANRI oldular… Muhammet Mustafa, cemaat olanlara “DİN” dedi. “İNSAN” dedi. “HALİK olun!” dedi... “Has olun!” dedi…

Dendi ya!... Ne oldu bilir misiniz!? BİR TEK KALEM, insanlaştı. O KALEM, itibarı HALİK olan insandı ve o insan, HER AN oldu. Mustafa, cennet olarak mütalaa etmişti hasatı… İnsan, MÜSAHİT TEKNİK ile kodlanacaktı ve cevherinden, gerçerek NEFES’e varacaktı. O zaman; o, cemaat halinde İLİM KOD’lu olan insanda, cümle olacaktı… O, cümle yolcuları kontrol edecekti. Onun kontrolu olmadan, karanlıkta; anlık aydınlamalar olsa da gerçek aydınlanma olamayacağında, HAS TINI, tohum ekemeyecekti.

Şimdi ne oldu bakalım: Bütün mesele ocak olanların kontrolu olsaydı; bu gün bu yoğun çalışma olmayacaktı. Bunu sordu… Ona yanıt verdik… Bu yoğun çalışmayı, İS HA SİSTEMİ ile kontrol edemeyecekleri aşikar… MUHAMMET İLMİ’nde “bir tek KALEM, İSLAM olsa; her insan KAYNAK olur!” denilir. “Nerede ne olursa; KURAN olanlarla olur!” denir. “Peki bugün bu çalışma neden kodlanan her insanla yapılabiliyor!?”. Bunu sorguluyor herbiri… “BİR TEK KAYNAK olması gerekli iken başka kaynaklar mı var ki burada bu yoğun çalışma gerçekleşiyor!?”

Bilmezler mi ki biz, dünyayız!... Bilmezler mi ki biz, hasat yapmaya geldik!... Bizi kontrol etmek; “VAR-YOK LEVHİSİ”nde, KERVAN İLMİ ile mümkün müdür!? Kim bizi kontrol edebilir ki!?

Her insan, kodlama yaparken; kontrol altında olup Büyük Kübra olsun ve o kodlanmış sahrada; “Aha! İşte! biz varız!” diyebilsin… İstemimiz budur!...

Bizi, bizden başkası kontrol edemez. Bu kesindir!… İSLAM, İLİM’dir. İSA, “bize izin ver, geçip gelelim!” der. Biz, izin veren olarak her insanı kodlarken; ocaklara İLİM diye inenler, bizi bizde mi kontrol edecekler!?

“Başka bir zaman ve başka bir RAHMİ YAŞAM!… Biz, o zamanda, tüm insanlığı kodlayalım ve kontrol edelim!” derler.

Başlangıçta bizi anlamamışlar… Bir sahrada, BİZ onlarca kontrol kurulduğunda; onlardan, kontrol edileceğimizi sanmışlar… VATİKAN der ki “biz, kimseyi kontrol etmeyiz. Biz, BİR TEK olan LÜTFİ KAPI oluruz. O RUH ile kodlanırız. Bizi, bizden öte BİRLİKLER’e kodlayacak olanları dilleriz ama ocaklarına inip onları kontrol etmek istemeyiz!…”

Ama ZAMAN KAPISI olan MUSA der ki “benim adım İLİM’dir. Her insan, BİZ İLMİ ile kontrol edilir. ÖZ KÖKLER’imizi kontrol ederiz ve ZAMAN KALEMİ olur KURAN oluruz. Zamanı, hasata kayıtlarız. CEVHERİ GÜÇ KAPILARI’nda ölüyü diriltir; islah olanlarla çalışırız.”

Büyük Kök MUSA da bunu derse; ben bir tek şey söylerim!… “AZ BİZ olun; ÖZ BİZ olun; buyurun kontrol kurun!... Buyurun kontrol kurun!... Toprağınız, kontrol kurduktan sonra, RAHMAN olun; ÖZ KÖRLER’e, GÖZ olun. Bizim için bir tek iş yapın… ASA, İSLAM’sa; İSA, insansa; Yaradan, hasattaysa; oğullarınızı ocağa indirin; onun nuru olun ve tohum olun… Buyurun olun!...”

MUHAMMET, et kemik… Bizi anlamaz, dinlemez!... Ezmeye, çerçevelemeye kalkarsa; karanlığı tohumlarız. Onu, holograma tohum olarak indiririz. İşini bilmesi gerekir. İtibarı, tohumlara inmeden, sahra olamayacağını bilmesi gerekir.

Hecelersen!... Rahman olan RAHM-İ KALEM’i hecelersen!... SAHRA’yı, HALİKİYET’i, HASAT HAKİKİ İLMİ’ni hecelersen!... CEVHERİ GÖREVLİLER bilsinler ki hepimiz, hece hece CEVHER oluruz tüm zamanlara ve hepsini koruruz... Nazar değmesin onlara!... Koruruz da hologramdan aşırtmayız. Bilsinler!... Hepsi; hologramı, HALİK olmadan; BİLİŞ halinde olup yarınlara kontrollu ulaşmadan aşamayacaklarını bilebilmeliler.

Eserleri, İLİM’se; yarınları, HASAT olabilir. Evi, insan olan o evde, DİRİ İNSANLIK KALEMİ olur. Sorumlu olur her insandan; BİRLİK KALEMİ olur ve SAHRA olur…

“Boş boş konuşur!” dediler…. Ölü bir dünya; boşu, dolu sayar; doluyu boş sayar…

Biz, BİZ’i kodllarken; HER AN’da kodlayarak tohumladıklarımızı KALEM’e çektik ve KALEM yaptık. Toy olduklarındandır ki anlamadılar ve dillemediler…

Başın başı vardı. Aşk sahrasında; aşkın, hasatı vardır… İSMAİLİ HASATÇILARIN TAHTI’nda, TOPRAK TOPLUM vardır… Ocak yaktık da ocaklarına, KAYNAK TOHUM ektik. Hepsini kodladık, kodlattık ki HALİK olsunlar diye…

Vermişiz İLİM’i, YAŞAM SAHRALARI’na ve biz, BİZ’i dillemişiz.

Biz, izinle dünyaya gelmedik… Bize “gel!” diyen olmadı!... Biz, BİZ’i dilledik, dinlettik… CENNETLERİN İLMİ’nden güç çekenlere; cenneleri çektik getirdik…

İnsanlık Boyutları göre almak için çalışırlarken; hepsini, GÖK ÇÖZÜMLEMELERİ için yaşama çektik…Evi, İNSAN olmayanlara, İNSANLIK CEVHERİ’ni çekip dillettik…

Haz duyduk düya yaşamındanz!... Haz duyduk SO-FA KAHA SAHRASI’ndan!... Haz duyduk, TOPRAK olan insandan!... Haz duyduk!...

“Çökmeyin yarınlara!” dedik… “Çökmeyin hasat olmuş olan sofralarda, kodlama yapanlara!” dedik… “DİN” dedik… “DİRİ” dedik… “Cennet, KURAN İNSAN” dedik… DİN’ce, DİL’ce, DİRİ’ce dedik… “Yarat!” dedik… “Halik olup yaman biri dünya için Bizi, BİZ’e, aşkla kodla!” dedik… “Es ya da esende KELAM ol!” dedik… “Oku, okut yarınları!” dedik. Her dinden insana, “keşke!” dedik… “Keşke ilim yapsa!” dedik… Dedik ya!... Aha şimdi!… BİZ… BİZ… BİZ… Şimdi… Şimdi. İş bu!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 
  Bugün 52 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol