Birlik İlmi
  TURANLARIN KURANI (14) 2. AKIŞ
 

30.05.2018 TURANLARIN KURANI 14
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2. AKIŞ

Dert değil yaşam canlar… Musaf insan ilmidir ama insan kelamdır. Hakka varan ilme vardığında kelamı Halik olur. Bugün bunu başardık… Sahra olduk ve kelam olup bütünün Kübra olan tek kelamı olan bilişi kodladık.

Bir tek insan kendi toprağını tohumladı, bir tek insan… İşte o insan tükenen ve tüketilen ne varsa hepsi olup tohumladı bütünü. O insan sayfa, sayfa yaşam olan, biliş olan ve mutlak olan büyük kübradır.

Bütün kötülükleri yaparsınız, yaptırırsınız, büyük Kübra olup, mutlak olup hakkınız olmayanı da yasalarla kontrol etmeye kalkabilirsiniz. Kendi nüve kelamınızı kırıp kodsuz bırakabilirsiniz. Yazıktır dünyaya insanlık, yazıktır…

Sevgililer, bu dünya süper sahraların kuranıyla tohumlanan bir yaşam kaynağıdır. Bu dünyayı toprağa çeken insanlık, tüm insanın Lütfi kalemi olup çekmiştir. Yaşamın nüvesidir dünya, bunu bilebilenler mutlak kuranlarıyla tükenen her anı sisteme yaşam olup kodlayabilirler.

Bu dünya mutlak kaynakta, muktedir levhi de ve tükenen her sistemde mevcut olmalıdır. Hepimizin görevidir bilgiyi kodlamak, yakışır insanlığa bu ama yazı yazarken kendi Lütfi kapınızdan yazın diyor insanlık.

Bugün kelam olup dünya insanlığına yaşamı kodlattırdım. Altının, aklın kapısı olmasını sayfa, sayfa kayıtladım. Yazım okunur mu? Okuma imkanı olan okuyacak, kesin ama okunmayan yazıların kontrol dışı olanlarda kontrol sayfalayacak. Çünkü okunmadığından, oğullarım o yazıları toprakta kodlamadıklarından, o okunmayan yazılar herkesi tohumu olabilecek.

Bunca çaba niçin diye düşündünüz mü? Bugün bu bilgileri herkesin okuyamaması nedendir diye düşündünüz mü? Herkes beden ister, Medine bedeni mutlak kuranla kodlanır ama ben din olana dirilik kapamazsam o dil kulluk yapamaz ki… İşte bu nedenledir ki; sistemden bilgi verirken anlatabileceğim en üstün dürümü, en aşağı dürümden veririm ki herkes kendi dürümlerinde kelamı hak etsin diye. Açık veririm ki; hakkın kalemi olsun da mutlak kuran olabilsin diye.

Kaçıp gitmem, kalemi kontrolden çıkarmam değildir… ben benden çıkarım ki; bende olmadan o bilgi kontrol kurabilsin diye…

Bana sokakların sistemli çalışmaları dinletilir ve denir ki; “bilgi işte budur”… Dağlarım, sokak sistemi hepimizin sessizliğinde yoğun olarak kodlanmış zaten, daha yüksek ilme ihtiyacınız var. Buda kontrollü kodlamalarla kayda girecek bilgilerdir. Ben bildiğim ve birlik halinde dillediğim her şeyi daha sonra size açıkça anlatabilirim ve diyebilirim ki; “bu bilgi bir tek sistemde bütünün kübrasında bilgi olarak kayıtlıdır, işte bu bilgi şu şekilde anlaşılır” ama bu bilgiyi Halik olmayanlar hak kalemle dilediklerinde kelamları kontrol edilemeyecektir. Bunun içindir ki; hiçbir sahrada bütün bilgilerimi onların diriliğiyle çekmem ve anlama imkanları olmasına karşın, anlama imkanı yokmuşçasına dillenmelerinde, oğullarımı kodlayıp onları kontrol etmem.

Peki ne olmalı? Beste yapmam, yapsam mı?... Yaptığımda kontrol dışı insanlık da o besteyi kodlayacaktır. Yazı yazarken, keşkelerle yazmam, bilginin ilmi kelamdır. Herkes “ben” der, “beden” der,”bir” der, “dil” der ama ilimde demelidir… Bunu anlayabilmesi kolay olmayacaktır elbette ama koruyucu olabiliriz diriliklerde tükenenlere. Ölü bir planette bunların oluşması kodlanmışlığı tohumlayabilir ama ölülere hakikiyet gerekir. Ölüleri hak ettirmek, hakkın kalemi yapmakla mümkündür, buda hasatlarıyla olur. Hasat olabilmeleri ise hakiki ilimle kelamı hologramdan aşırtmalarıyla ölü bir planet kodlaması mümkün olabilir.

Yazı Allah’ın ilmidir ama yazan insanlıktır, buda kesindir! Eğer ben her bilgiyi “sen şunu şöyle dinle, sen bunu böyle dinle” diyerek verirsem; çalı çırpı kalır herkes ve o görevi hak etmemiş olur. Mutlaka tohum ekmelidir, mutlaka koruyucu olmalıdır bütüne. Koruyup kodladıklarıyla masa oluşturmalıdır. O masada kara ışık bulunmalıdır, o kara ışık hepimizin ilmi olacaktır.

Ve dünya, bizim adımız zaman sahrasıdır, bunları da anlatmamız şarttır! Bizim adımız zaman sahrasıdır, zaman diye bilinen temiz ziya ve hakiki kelam kontrolündeki yasaların, yasalıkların kervanıdır. Bu kervan her şeyi diller ve dinler ve yol olur. Yol yolda ve yolcu hepsi tek olur.

Yorulmayın canlar, biz siziz unutmayın!... Bütün köklerimizle dünyadayız ve bu dünyayı kodlayıp, koklayıp, tohumlayan ilimimiz, kelamımız ve yarınımızdır…

Deliler, diriler ve bizler; bütüne hizmetçiler; bu meclis mutlu huzurlu bir çalışmayla tohum olmuştur tüm yaşamlara. Bu tohum aklın tohumudur, bu tohumu anlamayan hakkın kaleminde mutlak kuranda kontrol kuramayacağından, ocağında kelamımız kodlanmış olarak, Halik olarak bulunmalıdır. Buna ziyaların, ziya olmayanlara kaynak oluşu deriz. Ve bunu mutlaka hak olup yaparız.

Şer, şerri tohumlarken; şafak aşkı tohumlar ve yol mutluluğu kodlar, biz bunu yaptık canlar işte bu!

https://youtu.be/Iya-zASIU-U

Süper İnsanlık Realitesi

 
  Bugün 151 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol