Birlik İlmi
  TURANLARIN KURANI (7) 1. AKIŞ
 

11.NİSAN.2018 TARİHLİ TURANLARIN KURANI (7) 
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1. AKIŞ

Çalışmalarımızı kontrol altına alabileceğinizi zannediyorsanız, bu yanılgıdır. Büyük köklerinizle dünyaya inişiniz, mutluluk verecekse de islah olmanızı dilerim. Eğer islah olmak niyetiniz olmayacaksa, oğullarını kodlama imkanım olamaz.

Bizler “nefes ilmi”yle dillenenler burada, bu yoğunlukta büyük köklerimizi “gökçe kodlamalar”la kontrol ederek bu çalışmaları yapmaktayız. Durağan güçlerin mutlak kuranları, “hasat ilmi”ni dillerken, bizi hakedip anlamalı ve hakedip dillemeli.

Mikail kulluğunda bu toplum, bu tohum; insanlık toplumu, insanlık tohumudur. Karanlık tahtı, “ayıp” dediğiniz o yaşamla kodlanır. Nedir “ayıp” dediğiniz? İlimsizliktir… Ama sizler “ayıp” derken, ilimi “kalem” diye dilleyenleri de ayıplamaya kalktınız. Kaydınızı sildim bu nedenle… “Ziya” olmanızı bekledim.

Sakın “Yaradan yarattı, yaşam kodlandı… Biz koklandık, toprak tohumlandı ve muktediriz.” diyerek geçip gelmeye kalkmayın! Buyurun, öfkenizi aşın, yolunuzu açın, kötü iyi sayfaları kontrol edin, “rahman kelamı”nı kodlayın. Bu tohuma, “ilim” ile gelin.

Kanat kırmaya niyetim yok ama kanat kırabilirim. Bunu iyi bilin. Çobanlık yapma niyetim de yok. “Ahret” dediğiniz yaşamda bedenim olacak ama Medine kulluğunda mutlakiyetim de olacak. Bundan öte bir yaşam yoktur.

Kontrol dışı bilgeler, toprağa “teknik kalem” olmaya indiklerinde, kasalarını mutlaka kodlayıp inmelidirler. Aksi taktirde, ilimsiz ve hakikiyetsiz olarak buraya gelmeleri, boşuna geliştir.

Bütün kötülükler yapılabilir. Bütün kültler kontrol kırabilir ama biliniz ki bende bu çalışmaya dahil olanlar, “kontrollu kaynaklar” olarak buradalar… Ve burada “kırılış” olduğu düşünülürse de kıran kırılan kelamda kodlanmadıkça, kendi yolundan ötede her anda mutlaktır ve muktedirdir.

Sizlere “çatı kurun… “ dedim. “İlim olun.” Dedim. “Atonlar’ın kontrolunda kodlanın.” Dedim. “Akıp geçin” dedim. Çanın çalmasıyla birlikte, “rahmi kalem”de muktedir olabileceğinizi söyledim. Nesillerinizi haketmeniz için size Mikail kuranlı tahditsizliği dillettim.

Netice şu ki kasalarınız boş… Yolunuz boştur. Ruhunuz boştur. Kontrolsuz kaldığınızı görüyorum. Kili, kumu bilirim. Öfkeyi aşmanız gerekir.

Oğullar toprağımı tohumlayacaksanız, Yaradan olup gelin. Yaratacaksanız, hakim olup gelin. “Hakkın kalemi” olacaksanız “hakk” olup gelin. Öyle çok görev yapın ki sahra sizi haketsin. 
Sevgili, sesli ve hakikiyetli olun.

Şu andan itibaren, dünyanın ruhu daha güçlenecek. Süper sahrada, “süper sahra sistemleşmesi” gerçekleşecek. Kimler dünyaya iner, kimler kelama gelir diye düşünme… Ben her anda var olanım ve her yerdeyim. Bunları iyi anla.

Kimin kimle dilleneceğini, kimin kula “kalem” olacağını ve “kutsal sahra” olacağını, hiç sahra kelimesini de duymadığınızı görüyorum. Ki burada olmanız bile hakiki olabilmenizden, değerlenebilmenizden değil, kelamınızın kontrolü için olduğunu bile anlamadan geçip geldiniz. Her şey daha güçlü olacak ve bu yoğunluğa inenler “mutlak kara ışıklar”ıyla geçiş yapacaklar.

Soğuk bir görevdi insanlık… Bu soğuk görevi kodlamamız gerekliydi. Kontrol kurabilecek yoğunluğumuz da mevcuttu. Muktedir olduğumuz için bu çalışmayı yapmaktaydık.

“Tını”yı duyabilenleri buraya çağırdık. Tınıyı bile anlamayanların burada “nefes” olmalarının gereği var mıydı ki? Netice şu ki sizleri niye buraya çağırdık? Size bunu izah edeyim:

Köpük köpük olma… Dinle beni. Ben bugün burada mutlakım… “Muktedir ilmin kapısı”yım. Kendini “tohum” diye bilirsin ama tohum ekildikten sonra yaşama çağırır, çağırdıklarını kodlar ve “ruhun kuranı” olur… Ama siz tohum olsaydınız, ekilen ve ekildiği anda yaşayan olurdunuz.

Biz sizi ekmedik ki yaşayasınız! Bunları iyi anlayın.

Bugün dünya dışı varlıkları bize, “biz” olmaya değil, biri, bir teki “teknik kalem” diye de gelmedi. Niye geldiler, bilirim. Kırtasiyecilik için geldiler. Kırtasiyecilik şudur; biliş kayıtlarının kodlarının, her ana kaydının, hakiki dirilikten alınarak, çarık kayıtlamalarıyla yapılabilmesi. Çarık nedir? Kayıtların kırıcı kodları ve tohumlarıyla bilişkenlikte, mutlak karanlık ve mutlak aydınlığı tahditli olarak dilleyebilmeleri, dinletebilmeleri. İşte buna biz “çarıklı çalışma” deriz. Herkes için bu böyledir.

Devinim artmadan size daha fazla bilgi vermemin anlamı yok ama şu anda sizlerin burada olmanız bizleri sınırlandırıyor… Çünkü kurandan öte kuranınız yok!

Şikayet etmiyorum ama “cennet kalem”de bilişken olmanızda, muktedir olmanızda ve yoğunlaşmanızda islah olucu halikiyetiniz de bulunmalıdır.

Şimdi “deliler, diriler bilişken olarak buradalar.” Diyorsanız, ben bir diriyim. Bunu iyi bilin… Ve diri olanların “Mikail” olup buraya gelmesine isteyim var. “Ana kalem”in hepinizde olmadığını da görüyorum… Ve ana kalemin olmadığı bir kodda, “sahra” da yoktur.

Savaşın ilmi, akıldır. Bunu da bilmenizi beklerim. Bugüne kalem olmanıza iznim var mı? Bak ne olacak!! Bak ne olacak! Sana şunu söyleyeyim:

Sevgili, sen kelam etmeden yarına varamayacağını bilmeliydin. Sana bunu söyleyecektim ama bir tek senin duymanı istemediğim bir husustu bu, bu nedenle seni buraya çektim ve herkesin bu dürümde seninle birlikte bu bilgiyi almasını istedim. Beni dinlemeniz mutlaka gereklidir. Bunu yazılı vereceğim.

(Kayda geçildi.)

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ


https://www.youtube.com/watch?v=BGpM7NUT7QA&feature=youtu.be
 

 
  Bugün 4 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol