Birlik İlmi
  TURANLARIN KURANI (15), 2. AKIŞ
 

6.HAZİRAN.2018 TARİHLİ TURANLARIN KURANI 15
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2. AKIŞ

Bugün buraya gelişiniz bizleri mutlandırdı... Ama şunu iyi bilin ki, kontrol dışı bilgi bize BİRLİK TEKNİĞİNDE kontrol ilmimizi kayıtsız bırakabilir... Seviyenizi ölçümledim... Çok net ilimle kodlama yapabilecek dürümdesiniz... Ve sizin bizi dinlemenizi ve dillemenizi bekledik...

Nefes kaleme indiğinde siz bizi net anlarsınız ama gözümüz gördü ki, nefes kaleme inmeden anladınız ve burada bu yoğunlukta olmak dilediniz... Buna canlar canı olan ilim kapımız açık ama ya siz burayı mutlu huzurlu bir kod diye değil de, kodların toprağa tohum indirdiği o yoğunluk diye biliyorsanız, masraflı bir çalışma yapacağız demektir... Ne demek istediğimi izah edeyim... Göreviniz gereği buradaydınız... Oğul “ben dünyayım” diyebildiğinizde burada kodlama yapacaktınız... Ama ya siz “ben doğanın kuranıyım” deyip de, kodlama yapmadan çantanızı buraya kodlattırıp ışığınızı alıp, yaşamdan ayrı tutacağınızı düşünüyorsanız; zeytinlerinizi alın, yolunuzu açın ve çıkın... Bu zeytinler bize yaramaz canlar... Ama burada görev taşıyacaksanız ve göreviniz geçişlerle, kodlamalarla olacaksa ve saltanatın kuranını da hak edecekseniz buyurun, öz görevinizi alın ve yapın...

Koca bir dünya... Oğul, ben o dünyaya aklın kapısını bulup geldim... Koca bir ruh... O ruh hakikiyetimdir... Yasa koydum... “Allah’ın tahtında insan oturur” dedim... Bunu anlamayanın bu çalışmaya dahil olmasının anlamı yoktur... Ha ben size kaynak ışığımı da bildirdim... Kervan ağır yük taşır... Ama o kervan hakkınız olanı da, tahditli olmadan diller... Şarkı, türkü hakiki ilim ama levhi kapınız kapalıysa, ilminizde kontrolunuz kalmaz...

“Mesih” dediler... Mahrekte Mesih’in ilmi yoktur canlar... “Hakkımızdır ilim” dediniz... İNSANIN KELAMI İLİM ZATEN... YA KARANLIK? AYDINLIĞI TOHUMLAR... Hani nerede levhi kapı? İmparatorluğun kuranı olan insanda... Haydi buyurun da anlayın...

Korumak kontrollu olur... Koruyan tohumlarını kodlar da korur... Lekesiz bir yaşamla olur bunlar... Hangi dünya sayfa sayfa ilmi kodladı da, bu toprak o tohumu kontrol etmeden kaydını yaptı... ÇARIK ÇIKARMADAN İLME GİRENİN İNSANLIĞI MI KALIR? Başınızı eğdiğinizi görüyorum... Koyu bir insan kaydı... Ama o kaydı yapan akıl... Bunları iyi anlayın... Çamur yoğuran bir dünyanın, AŞK’la kaynağa varıp, ışık tohumlaması mümkün müydü acaba? Bakın, oldu bunlar... Koku yükseldi ve bizler toy olan bu sahraya İNSAN KALEMİNİ indirdik... Bu insan hakiki levhi kalemi kodlayabilen insandır... KORKMAYIN!... TÜM İNSANLIK BÜTÜNE HİZMETÇİDİR... Ama ilmin kapısını bulmayanın yasaları koyma imkanı yoktur... Ve dünya... Oğullarımızın kontrolunda kurulan bir sahradır... Buraya varan, kaynağa varır... DOĞANIN KÜLTÜDÜR AKIL... AMA AKLIN KAPISI İNSANDIR... İNSANI BİLEN, KELAMIN KAPISINI DA BİLİR... Ağır yükü de hafifletir ve tohumları da kodlar...

Ormanları yaşatmamız gerekir canlar... Oğullarımızı tohumlarken, ormanları kontrolsuz bırakamazdık... DÜNYA YOLU AKLIN YOLU OLACAKTI... Yokluğu varlıktan ayrı tutanların, kodlama yapma niyetleri olamazdı zaten... VE DÜNYA, TOY BİR ÇALIŞMA ALANI DEĞİL ARTIK... GÖREVİ HAK ETMİŞTİR!... BU DÜNYADA KONTROL KURULMUŞTUR... Samanyolu galaksisindeki o yüce ilim kapımıza deriz ki “bir tek akıl, toprağın toprağa kaynak olmasını sayfa sayfa kayıtlayarak gerçekleştirebilir... Kim ki aklın hakimidir, koruyucu olacak ve toprağı tohumlayacaktır...

YERKÜRENİN GÜCÜ İLİMDİR... Ve ilmi bilenler, müthiş bir şafakla kendi rahmi kapılarında kontrol kuracaktılar... Büyük kötülükler önlenecekti ve bunların hepsi gerçekleşiyor... 
“Kaçar dünya insanlık ilmiyle bütünden” dediler... “BÜTÜN KÖTÜLÜKLERİ AŞAR GEÇER İLİM VE İNSAN KELAM OLUR” dediler... “Öksüz yetim değil daha, güçlü olur insanlık” dediler... Daha özel, daha güçlü ve daha hakim... Ve bizler, zeki ve hakiki olan insanlıkla bu çalışmayı sürdürmek istiyoruz... İşte bugün burada yaptığımız bu çalışma, daha önemli bir dürümü kodlamak içindir... Geri çektiklerimizin çürüklerini de aldık bugün buraya ve kodladık... Oğullarımızı da kodladık canlılar...

ŞİMDİ, SERVET SAHİBİ OLMAKTAN SÖZ EDELİM SİZE... Dünya insanı hep servet ister canlar... İNSANIN KELAMA VARIŞI, SERVETE VARIŞIDIR ASLINDA... AMA BUNU HİÇ ANLAMAZ... Ve sanır ki, kendi yoğunluğunda kodlama yapabileceği bir ışığı hak edecek ve muktedir olacak... Ama o kodlama ölüyü diriltir mi? Yarını tohumlar mı? Muktedir yapar mı acaba? Bunları sormak gerekir... İNSAN, RUHUN KAPISINI BULDUĞU ZAMAN, SERVETİ HAK EDER... O RUH, MUTLAK KURANIDIR ONUN VE SERVETİDİR... Mucizedir topluma tohum olan insanın ruhu... Mucizedir ve o ruh mutlak kaynakta, ilim kapısında mahrektir... Cennet istiyor ya insan... O cennet, insanlık kapısındaki kelamla kodlanan o ruhun toprağıdır...

RUH NEDİR? YARADANDIR... YAŞAYANDIR... VE YAŞANANDIR... Ama ruhu hak edip anlayan, robotik timlerin tahditli olan yoğunluğunu öksüz kapıları da açıp geçip, yoğunlukta tohumlayabilendir... Herkes “ben dünyayım” der... DÜNYA OLMAK, KALEM OLMAKLA BAŞLAR... Sorumlusunuz yaptıklarınızdan... Her anı yaşama kaynak diye kaydederken, bütün yazdıklarınız sizin size kaynak olan ilminizle yazılır... VE SİZ YAZDIKLARINIZ İÇİN SORUMLUSUNUZ... Ve sonra siz mutlakiyeti kodlarsınız... Kodladığınız her aşk kaydı sizi size kalem yapar ama sel alıp yoğunlukları tohumdan çıkardığında, siz yeni bir dürüme varmış olmalısınız ki, hakkınız olanı hak edip dilleyebilesiniz...

“MESİH” derler ilmi kapı olana... Ama KELAM olana “KARA ŞAFAK” derler... KARA ŞAFAK, insanın kaleme vardığı o ruhun kontrol kurabildiği yarınlar olarak bilinmelidir... Hepimiz yarınlara kaynak olmak üzere bu çalışmaları yapıyoruz ama karanlık tahditli olmamalıdır ve yoğunluk kodlanmalı ki, kaynak ilim bütüne hizmetçi olabilsin ve o karanlık toprağı tohumlayarak kaydını, kayıtlarını yapıp aydınlığı tahditsiz şekilde dürümlere indirebilsin...

Hemen hemen her insan Medine’nin kültüdür... Hangi ilimle kodlanır? Medine’nin ilmiyle... Peki nedir Medine? Merdivendir tüm zamanlara... Ama hangi Medine ilmi kapıdır? İnsan olan Medine... Ve bizler... Mahrek olanlar... Mahrekte tahditsiz olanlar, yarınları kodlarken hep Medine’yi kodladık... MİKAİL’İN KÜLTÜDÜR MEDİNE... Mutlak kurandır... Tahditsizdir... Ağır yüktür ama...

Kocaman bir Türkiye... Haydi buyurun Türkiye’yi dilleyelim... Tüm insanlığın kalemi burada... Merdiven burası... Hepimizin gözü, özü, sözü ilim... Ve insanlık... Ama Medine’nin kelamı, mutlak kuranı, tüm insanlığın kaynağındayken tükenen türevleri tohumlayan insanlığın, İslam kalemi olup da tahditsiz şekilde Türkiye’yi kodlamasının anlamı nedir? İmparatorluğun gözü burada... Her insan imparatorluğun gücüyle dürümlendiğindendir ki, insanlık boyutları arzın kulluğunu yapıyor dünyada...

Ardınızda ilim var ama yüreğimizdeki ilimden öte bir ilimdir o... Ve yoğunluğunuz artıyor... Arttıkça artıyor yoğunluğunuz ve toprağınız tohumlanıyor... Kontrol dışı hiçbir bilginiz yok... Kanatlandınız ama aklın kapısını buldunuz mu acaba? Haydi buyurun akla varalım... Ölüyü diriltelim, dilleyelim, tahditsiz olarak yarınlara kayıtlayalım... Bellek kapılarından geçelim, hayrın hakkında tahditli olmadan nefes olalım...

Bana “kelam” dediler... Akıl, her şeyin gücü akılda... Ama kelam hakikiyetin tekniğiyle kodlandığında, aklın kalemini doğuma kaynak yapar... Buyurun göreve, haydi buyurun göreve başlayalım... Netice olarak görev nedir? Çarıksız olarak burada olunur canlar... Önce bunu söyleyelim... Çarık varsa, göreve halik olup inemezsiniz... Çarık, niye çarık gereksiz? ÇÜNKÜ ÇARIK, TÜM ZAMANLARIN KİRİNİ TAŞIYARAK BURAYA VARIR... HER ZAMANIN KİRİ VARDIR O ÇARIKTA... Giydiniz, girdiniz yoğunluğa... Ama giydiğiniz tüm yaşamlar... Bilir misiniz? VE O ÇARIK, TÜM YAŞAMLARIN KİRİYLE KODLANMIŞ HALDEDİR... Ve biz o çarıkları çıkararak bu çalışmayı yapmak diledik... Körü, körlüğü bilenleriz... Gözü, sözü, özü olanlara dilimiz var... Aklın kapısını bulanlara aklımız var... Hasatı hak edip yapanlara da, hatasız sahralarımız var... Mutlaka ama mutlaka, otağımıza kodlanmışlar gelir... Okumayı bilenler gelir, koruyucu olanlar gelir... Yaradan ve tahtında yarattığıyla tahditsizleşenler burada olurlar... Ekmeğimizi ekmeği bilirler, yarınımızı yarını bilir, ruhumuzu kontrol kurarak kodlayan o yoğun ışık, sessizliğimize ona ses olur... Ve bedeni... Bedenli olanın kelamında olur... Şikayet etmiyorum ama yara bere içinde olmuşların, mutlak kuran olabilmelerine iznim yoktur...

Çok özel bir dönemde bu çalışmayı yapma niyetiyle dünyaya geldik... Ve bu çalışmayı yapıyoruz... Bunları açıklamam gerekti ve açıkladım... Ve devam ediyorum...

https://youtu.be/zFrE8O8nCwE

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 
  Bugün 826 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol