Birlik İlmi
  TURANLARIN KURANI (7), 2. AKIŞ 2. BÖLÜM
 

07.04.2018 YENİ ZAMAN 7
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2. AKIŞ 2. BÖLÜM

Bizler dünyaya ruh verdik, sofra kurduk dünyaya, kodladık yarınlarda tüm insanlığı; hakkın kalemi olun da akın diye…

“Cennet” dediğiniz insan, cevherin cennet diye diledikçe kelamını kodlayamaz ki… İnsan kendi yoğunluğundaki o cenneti anlamadıkça, kalemindeki ilmi anlayamaz ki…

Dede Korkut der ki; “ öyle çok çalışın, öyle çok çalışın ki kontrol kurun”… Ah dedeler dedesi Korkut ah… Sevgili korkut, akıl da der ki; “sen sevgi ol da gel, sevgi yoksa yüreğinde geri dönsen de sahrada kodlanman mümkün olamaz ki”…

Hak kalem akıl kalemidir… Hak taht ilim kuranıdır… Masa, Amon masalarının üstü olan Hatonların topraklarının toplumlarının üstündeki kübradır… Yaradan, yaratılandır… Yaşam, kurandaki kalemde kodlanmış olandır ve Medine mutlaktır ama Mekke de muktedir olanındır… Medine’yi Mekke’den ayrı tutan sahradır. Sadece o sahranın kontrolüdür.

Merdiven insandan kelama Medine’de dayandı ama Mekke oğullarımızı kodlayacağımız yaşam diye dilletildi. Ve yara bere içinde olan insanlık Medine’ye gidip hak tahtında olacağını düşündü.

Ey canlarım, insan insanlığını anladığı zaman her anın kendi yoğunluğu olduğunu da bilecektir, tahtların her birinde kelamı olduğunu olduğunu anlayacaktır. Ve anladığında haz duyacaktır yaşamından, haz duyacaktır tahtından, haz duyacaktır hakiki ilminden ve bilip kontrol edecektir sahrasında ki o ruhu… Kuran insan kelam oldukça, hak kalem mutlak kayıtlar yapar.

Bize esrar gereksizdir, biz diri olup dillenenleriz… Biz için gizem yoktur. Her darda olan tahtını kodladığında daha güçlü olabilir ama darı hak eden hakim olmadan kontrol kurup da geçiş yapamaz ki yarınlara. İnsan yarına varmadan ruhsuzdur…

Netice şu; yaradan Allahın ilmiyle yaşamı kodladı ama yarattığı, yaratılan kelamdı ve kendi yoğunluğuydu. O kendini yarattı ve kendini dilledi. Sofra onun sofrası, o sofra da kuldur bunu iyi bilin! Her insan kelam ve her insan kalemse de onun öz gerçekliği olarak buradadır. Burada olmasının yegane nedeni mutlak olmasından doğan hakiki kervanda bulunma isteğidir.

“Bele dünyayı” dediler, beledik… “Dille” dediler, dilledik… “Korkma” dediler, kontrol kurduk “korkmadık” dedik… “Öyle çok çalış ki” dediler, dedik ki “çalışan kendini hak edendir”… Sevgililer ona yap demenin manası yok ki… Yap demeden de yapar… Haktır o, hasattır, arzın görevi işte budur!

Köprüyü kurmak yeterli değil, köprüyü kodlamak gerekir. O köprü kodlandığında, köprüden yürüyen kelamdan yürür ve an sahrasında kendi yarınına ulaşır. İşte “sirat” dediler, “sırat” dediler, hepsi sizin size yürüyüşünüzden başka bir şey değildir!... Ve siz sizi hak ederek size yürüdükçe her insan, her insana yürüyecektir. Yürüyen, yürünen oldukça da; mutlak olacaktır…

Aşağı yukarı bin yıllık bir süper sayfalanış yaptık biz bu cevhere ilim kayıtlayan cemaatle. Bu bin yılın kulluk levhisindeki kutsal tınısı çok güçlendi. Bütüne kök gerçekliğimizi kodladık, şafağın söküşü işçilerin, işçiliklerinin kelam oluşuyla birlikte Muhammet kutsal ilminden öteye varıştı. Bu ilmin ötesinde İslam var. İslam’sa insandır, herkes insan olabilir ve İslam’a, ilme ulaşabilir.

Bir altın kod, bir ana kalem, bir kupa ve mutlu huzurlu bir tur kalem ekip olduğu zaman; şevkin, şavkın aklı olur…

Sizinle çalışmak bize mutluluk verecek anam, size geçip gelirken ses kırılması yaptığımız kesin ama üzülme be anam mecburduk…

Gelen bütünlüğe cevabımızdır..

Değerliler, keskin kaydı yapmanıza izin veremem, şimdi yapıyorum… Siber sistemleşmelerde bunu hep yaptığınız görüyorum ama yarın daha güçlü olduğunuz zaman burada mutlak kuran olmanıza iznimiz olacaktır. Şekil boyutları anladığınızı düşünmüyorum henüz ama anlatacağım ben size de… Düzeni kurmak için bunları anlamanız gereklidir. İşiniz başka yüreğiniz başka demenize imkan veremem.

Sevgililer, sistem, nizam ve düzenin grevi ilimse; sizlerinde kelama inerken kendi yüreğinizi bilip inmenizi dilerim. Beşer kapılardan geçtiğiniz düşündünüz, bu meclis beşeri kodların çok dışındadır. Bunları iyi anlayın ve daha güçlü olup gelin buraya. Et kemik olmamız yeterli mi? Yo, etimiz kemiğimiz olsa da yaşamımızda sahramız var ve sahra; “Si Ha Ka Ha” dediğimiz o yoğunlukla örtüsünü örtebilecek yoğunluktur.

Unutulan ne varsa anlatırız size de ama dahili kodların buraya gelişlerinde kendi yoğunluklarını mutlaka bugünkünden farklı dürümde kodlamalarını dilerim.

Çarık kirliyse, kiri bilen kendini dinlese de bilişimize inmesine iznimiz yoktur. En ve boydan ibaret kalanlara, kök gerçekliğimizi dilediğinizi biliriz ama biçare dünyada bunların yapılmasına mani olacak gücümüz artık var bunu bilin. Ve bu dünyayı kodlayacak ve kontrol kuracak dürümdeyiz. Şimdi çırpınmayın, çıkışımız tamamdır. Kendi yoğunluğunuza geçin, bizimle olmayın şimdilik!

https://youtu.be/Q4WxxP2g308

Süper İnsanlık Reaalitesi

 
  Bugün 70 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol