TURANLARIN KURANI (8/3)
18.04.2018
Dert değil ilim bana!... Beni, bana veren insanlıktır. KELAM, ilmimdir… Ruhum, kulluğumdur!… Umutlarım, tahditimdir!… Benim tahditim, Medine’dir!... Medine’nin Kelamıdır!... Ben, merdiven kurduktan sonra RAHMİ KAPI’ya; Medine, ben olur ve ben, KELAM olup Medine’den merdiven kodlarım her ana…
Bana, Sanal Boyutlar “ilim” dediler. Kendimi dilledim ve dedim ki “ben, durgun ummanlara kul oldum. Oğul, ben dünyayım. Azı, DİRİ KALEM’imle dinledim. Ben, tükenen her an oldum. Ben ruhum, umutum, huzurluyum!… Oyun oynamam ama ben, etkimi yükseltirim ve RUHSAL SAHRA’da DİRİ olurum.”
Allah der ki “hakim ol!... Öz görevini yap; İLİM ol!..” Olmam mı!? Oldum!…
Horlanmam ama hakim olur RÜYA BOYUTLARI’nı kontrol ederim. RAHMİ KA Lİ KA HA olurum. “Robotlar” dediklerimizi, kodlarım.
Eğer Dünya, hologramı aşacaksa; sahraya insanlık inmeli!... “Beşer” dediklerimiz, İLİM yapmalı. İSLAM KAPILARI, KALEM olmalı ve RUH, CAN KALEM olup dünyaya inmeli. Şimdilik!...
Ve Dünya der ki “beni, bana ver!” Evrenler der ki “ben ol!…” Sahra der ki “bedenimi halik kıl!” Yaradan, tahtında KALEM olur. Der ki “SİSTEM ol. Her şey KELAM’da var. Bize izin ver BİR TEK olalım!” der Cevheriler…
Boşa konuşmayın!... İzin alan geçip gelir!... İzin almayan, burada bulunamaz. Zordur burada olmak. Zordur RUH olmak… Sorumluluktur hologramı aşmak… Aha! geçmek zordur.
ÖLÜM GÖREVLİLERİ, öldüğümde beni almaya geldiklerinde; DURGUN SAHRALAR’da göz açarım; sorarım; “Beni alıp ne yapacaksınız?” Diye… Derlerse ki “seni kodlayacağız.” Onlara görev veririm ve derim ki “beni, kontrol etmeye kalkmayın!...”
Ben, diri olan KUL’um; MUTLAK’ım; HASAT’ım… HACI İLMİ’nden öte KÖK GÖKLER’in Sistemiyim… Beni, diri olarak bilin. Ben, olmanıza gerek yok. NEFES’iniz KELAM’ınız olsun. Boşuna yorulmayın… Ben, nereye varacağımı iyi bilirim!...
Bunun sonrasınde ne olur bilir misiniz!? Sorgu sual başlar… “Nereden nereye vardın!?” diye. “Cevherini kodladın mı!?” “Yarınları kokladın mı!?” “tohumlarını hasata kayıtladın mı!?” “Halik misin!?” “Cennette misin!?” “Kili, kumu bildin mi!?” “Din dediğin o yoğunlukta, Kuran oldun mu!?”
Sonra yine sorgu sual!... “Seni neden alıp taşıyalım ki!? Belki sen beden almışsındır!... Belki sen, kulluk yapıyorsundur!... Boş konuşmayalım!... Senin için ne yapalım!?” Diye sorarlarsa; diyebilirim ki onlara, “Masama otur!...” O masa, İLİM MASASI’dır. O masada, dara düşen görev taşıyamaz ama orada ölü, dirilir; kir temizlenir; İLİM KULU, üzerindeki görevi diler ve dinler… Aha! geçiş tamam!…
Canlarım, ben geçtikten sonra; bana sorgu sual eden; beni anladığında, barış isteyecek… Ona derim ki “beni tanımadın; Beni kodlamadın!... Beni kontrol etmeye kalktın… Bunun sonrasında savaşım var mı seninle!? Sen, kili KALEM sayan, beden aldığında, ben olabilir misin!?”
Sorduğum soruya yanıt alırım… O bana der ki “sararan sevgisiz yaşamlarda, NEFES olmadan; körlük olur. O körlükten, kaynaklı kayıtsızlık olur.” Sistem, cemaat kervan olsa dahi insanı anlamak zordur…
Oğullarını HALİK kılmadan yolu kodlayan insanlar çoktur. Onlar gibi olduğunda, onları HALİK sayarsın. Onlarda, hakim olup kontrol kurup çıktığında; ocak yakarsın. Kendini dillersin ve DİN olup ROHİ koyu ışık olursun.
Umutlarımızı kaybetmeyelim. Herşey daha güçlü olacak ve biz, bu gün buradayız. Yarın bu dünyadan göçtükten sonra ruhumuz kontrol kuracak… DÜNYA İLMİ, İNSANLIK İLMİ, HALİK KALEM ve SEVGİ; bizi, hakim kılacak. Her kim ki başa güreşir; ÖZ’süz, GÖZ’süz, öksüz kalabilir ama biz, tüm İNSANLIĞIN KELAMI olmak için çabaladık. Bundandır ki umutlarımızı kaybetmedik.
HAZAR DENİZİ, izin alır gelir… HAZAR DİRİLİĞİ, İLİM olur gelir… İtibarı yüce olan, yarınları kodlayan, HALİK KALEMLER, İNSAN olup gelir… Bize gelen, KAYNAK’a gelir. Hepsini, HALİKİYET’imize tohumladık. Onları, hologramdan aşırttık ve sonsuz zamanlara, güç katmaları için ağır yük taşıttık… Hepsi, yarattığımız KONTROL KODLARI ile tohumlandılar. Hepsini, hasata kaynak yaptık.
Şarap içtik yaşamda. Aşk Şarabıdır içtiğimiz!... O şarap, NEFES’imizle HAS TAHT’ı HALİK kıldı. İşte yaptığımız budur!... ÖZ, GÖZ, SÖZ olduk. Şimdilik!…
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ
