Birlik İlmi
  TURANLARIN KURANI (13), 3. AKIŞ
 

23.MAYIS.2018 TARİHLİ TURANLARIN KURANI (13)
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 3. AKIŞ

Tahditsiz olarak yoğunluğu kodlarken, burada bu yoğunlukta görevliler misafir olarak burada değiller...

Her şeyin gücü, hepimizin yoğunluğudur... Bizler teni tahditsiz olanlar ile bu çalışmayı yapıyoruz...

İslam'ın kalemiyiz ve bütünün kübra olan kervandaki yoğunluğuyuz... Çok huzurlu bir dünya çalışamasıdır burada yaptığımız...

Bu çalışamaya herkes kaynaktır... Ama herkesin kaynak olması, herkese kaynak olduğumuzdan değildir...

Herkes yasa koyucu olabildiğince buradadır... Ama yasa koyucu olmayanın, bu yoğunlukta mutlak olma imkanı, muhakim ve hakim kelamlardan doğar...

Onlar mutlaksa, o yoğunlukta burada mutlak olur... Biri tahditsiz olur... Diğeri tahditli olur... Fark budur...

İki dönemdir bu çalışmayı yapmaya çalışanlar buradalar.. Birinci dönemde, doğanın gücü ile bu yoğunluk oluştu... Şimdi ikinci dönemdeyiz ve yine aynı çalışmayı yapıyoruz ama bu yoğunluk bu kez sahra olarak dillenenlerin dürümleri ile kodlanıyor... 
.
Birisinde mutlakiyet yoktu... Bir diğerinde, mutlakiyet oluşturuluyor... Muhakemeniz çok net ama mulakiyetin kontrolu çok sorumluluk ister... Mutlakiyeti kontrol edebilecek olanların birlik kapımızda olmalarını dileyişimşz bundandır...

İlimi hak edenler ya da ilim olanlar ayrıdırlar... Bir taht kurulduğunda, o tahtın kelam olması ilim olması anlamına da gelir... Ama insanlık için ilim çok özeldir.

Medine ölü bir planetin koduydu... Ama ölü planet, mutlak kuranını tohumlarken, mahrek olabilecek gücü dürümlere indirdiğinde, merdiven kurmuştu yoğunluğa...İşte orada mahrek oluştu... Halik olan ya da hakim olan ama hep hologram.... Hologramın sayfasında ilim yoktu... Şimdi yeni dünya da bu mahrekin kontrollu olarak kodlayıcı olması da bekleniyor...

Hologram, hologram, hologram.... Hep hologramla tohum ekti dünya... 
Halik olan ya da hakim olan... Ama hep hologram... Hologramın sayfasında ilim yoktu...

Şu anda artık dünya kelamı hak etmiş ve yolu bulmuş bir dünyadır... Dünyanın ruhu akıl ve tükenen her insan mutlak kurandır o yoğunlukta...

Ama zaman gelir nesilleriniz yenilenir... Ve yürüyen tohumlar mutlak kuranda koşarlar... Ve koştukça ümmetlerini topraktaki tohuma kodlarlar... Her şey, her şeyin yoğunluğunda kodlayabilir herkesi...

Bunun sonrasında ne olur?... Sindirilen bilgiler sindirilen levhi kayıtlar her şeyin kübra olan kelamında bütünü sessizliğe diller...

İşte o gün müthiş bir ışığa dönüşür... Benim adım "Sistemdir..." Benim adım "Cemaattir.". Benim adım "Cevherdir..." Ama benden beni isteyenler sorgu sual ederler... Asıl ilmini anlat bize diye... Bu ilmi anlatsam yasaları koyanlar kontroldan çıkarlar bunu bilirim... Bu nedenle asıl ismimi asla burada zikretmeye asla iznim yoktur...

Kürzi kapıları herkes anlayamadı... Kürzi kapılarda mutlak kuranların toprak olduğunu Altın Işık kök güçleri bile algılayamadılar...

Görevlerini anlatırken, ben şunu bunu yapacağım diye geldiler... Ama bir teki bile bedenliyim ve her anda varım demediler... Gerçek bu...

Ama görev hak edildiğinde ve hakiki görev mutlak kuran olduğunda herkes ben kendi yüreğimi anlıyorum ve tüm zamanları hak ettim diyebilir...

Kim insana gel derse; o kelama gel der... Ama kelam, ilme varmamışsa, insan insanlığını anlayıp, görevi hak edip, kendini kendi yüreğini dilleyemez ve kendine gelemez...

Merdivenim dünyayı kodladı.... Bu görev benim dünya gücümle kodlanan bir tohum içindi... Bugün buradayım... Öz gerçekliğim budur benim... Geçip gelmedim dünyaya... Ben ende ve tüm zamanlarda buradaydım... Her anda olanın, tüm yaşamlarda olması kesinlikle olağandır... Ama bunu kimseye anlatamam...

Ben hep dünyaydım. Ve ben hep buradaydım demem beni bana anlattırmaya çalışanlarda kırılışa yol açar... Herkes herkes olabilir ama mutlak olmak farklıdır...

Kökü, kökleri tüm zamanlarda olmayanların muktedir olmaları murat ettikleri her anı kodlamaları, geçişlerini yaptıklarında gerçekleştirebilecekleri yoğunluğun mutlak olmasını sayfalarında hak edemeyebilirler...

Çalışmamı önlemeye çalışan güçler var canlar... Şu anda da devreye girdiler ve sese girdiler... Onların yoğunlukları kontrol edici ama bizi kontrol etmeye imkanları olmadığını artık anlamaları gerekir...

Şu anda onlar için şunu söylemek isterim... Kimsiniz bilirim... Yığın yığın kırıcılığınız olduğunu bilirim... Kuran' da ki o yok edici olduğunuza eminim... Sorumlu olduğunuzu görüyorum... Kusura bakmayın... Dağı taşı delebilirsiniz ama yakamı mutlaka bırakın aksi takdirde yakın zamada "heş edü en la ha" dediğiniz o sahrada sesiniz sistemden çıkarılır... Kesindir...

Bir kez daha söylemeyeceğim... Temiz ve hakim olun... Ama tek olmadığınızı bilin... Korumaya niyetim vardı sizi ama kontrolunuz yok...

Şu andan itibaren dürümlere inmenize iznim yok... Çarıklarınızı kirlettiğinizi görüyorum... Huzursuzluk yapma niyetinizin çok olduğuna eminim ama korkuyu aşın ve geçin!...

Ben doğanın gücüyüm... Bunu bilmeyen bedenimi kontrol edemeyeceğini de bilecektir...

Kısır bir dünyaya, kısır yaşamları kodlamaya gelmedim... Kısır olanların kalemi yoktur... Kalemleri olsa da kontrolları olmayacağından, onların kalemleri hiç bir sayfayı yazmayacaktır...

Şikayet ediyorum sizden sizi yok ettim ve artık bu dürüme varmanıza izin vermiyorum... Kocaman bir doğada koruyucu olduğumu da biliniz...

Karanlık tahtını kelamdan, mukteriyet kervandan, mutlak olan tohumdan çıkarır... Ama sizin bu lütfi kapıda kusurlu çalışmalarınızı yaptırmayacağımı bilin...

Beşere kelam etmeyeceğim ama beşer kelam olup kalem olursa, hak ettiğinde kesirleşir ve yolu bulur... Kesirleşmesi demek, sesimizin yüreğimizin yüceliğinden çıkması demek olur... Sizin sesinizle, yüreğinizle, buraya gelen mutlaka kontrolden çıkar bu kesindir...

Bir şey daha söyleyeyim... Kısır bir dünya gücünü dürümlere indirme niyetim asla yoktur!...

Dedin ki "ruhun yok..." Dağım ruhsuz olan, sofada kontrolu kaybeden olur... Hangimiz kontrolu kaybettik sen mi? Ben mi?...

Şimdi "keşke" dedi... Keşke şerde olur... Ben de şer yoktur... Cennet cennet dediğiniz akıldır... Bir kez daha söylüyorum aklınız yoksa bu yoğunluğa inmeyin!...

Bizi Allah'ın tınısı diye bilen, biz olur... Ama aklın kapısını bulmayan aklı hak edipte buraya kodlama yapmaya gelmemelidir...

Cinler ya da cinniler bende ilim yapamazlar bunu iyi anlayın... Bende ilim yapmak isteyenler mutlaka karanlığı aydınlatmalıdırlar...

Şimdi şunu söyleyeceğim... Bu yoğunluğu oluşturabilmek için cin kapları, cinlik kelamları kodladılar ve dünyaya indiler...

Cin insanlığı kodlayamazdı bu nedenle cinnilik kodlandı... Cinnilerin cevherinde kelam yoktu... Kelamı kodlayacak kuran yoktu... Bunun için esrar dedikleri bir kayıt yaptırıldı...

Bu kayda da esrarlı kayıt dendi... Buna "Atlanta Dili" dendi... Atlanta dili dediğiniz kelamı kalem yapmayanların, dürümlerinde ki keyser kayıtlarıdır... Keyser... Sistemin keyser kayıtları ki bunları sahra kodlarıyla tohumladılar...

Bizler dünyaya öz gerçekliği anlatıyoruz... Şu anda da anlattığumız budur... Ekmeğimizde kelam vardır ama yok edicilik yoktur.. Oyun oynayanların tüm insanlığa kodlama yapmalarında hep eşya dediğimiz kayıtlar vardır... Bu kayıtları kim yaptı?... Tanrılık kalemini kodlamaya çabalayanlar yaptı... Ama onların ruhları, mutlak kuranları ve tohumları yoktu...

Dünya nurdur bunu anlayın... Ruhu vardır ve hologramı aşanlar ile çalışır... Eğer hologramı aşamamışlarsa yoğunluklarında kontrol kuramayacaklardır.... İşte dünya dışı varlık kodları bu nedenle dünyamıızı eleklerden geçirerek kayıtlamaya çalışırlar... Elekler!... Ama o eleklerde kelam kalem olmadan, toprak toplum tohum ekemez...

Şimdi o elekleri kim kontrol edecek?... İlim.... Hadi buyrun ilimle kontrol edin... Nesilleriniz buraya çok ilim verdiler öyle mi?... Ya karanlık?... Karanlığı aydınlattılar mı?... Asla.... Peki şimdi sorgu sual ederim...

Çorba pişmiş mi acaba bakın bakalım... Hanginiz o çorbayı kodladınız?.. Hanginiz o çorbaya ruhunuzu koydunuz?... Dedim ya dünya insanlığı artık geçmişteki insanlık değildir...

Bundan sonra ki süreçte artık bu dünyayı artık mutlak kuranlar tohumlayacaklar... Ve Sistem, Nizam ve Düzen'in gözü burada olacak...

Bu dünyada aşkla çalışılacak... Ve dünyanın kuranı oğullarını tohumlayan toprak toplumun toy olan kayıtlarıyla dillenmeyecek...

Merdivenim Alah'ın ilmiyle kodlanır.... Sizlerin ve sizlerle olanların da bunları anlamanızı bekliyorum...

Biz tek bir şey söylüyoruz... "Cinler ya da cinnilerin bu çalışmada şavkı haşr-ı ka ha yapıp mutlak kuran olması mümkün değildir... Bunu yapmalarına iznim yoktur... "Şu andan itibaren net verdim... Bunu yapmalarına iznim yoktur!...

Bundan doğan nedir?... Diye sordunuz... Koruma altında tutulanların artık kontrollarının olması mümkün olmayacak... Bunun içindir ki kasaları boşaldı...

Şimdilik... Şimdilik... Şimdi...

https://www.youtube.com/watch?v=1Iz_CTbN_ng&feature=youtu.be

 
  Bugün 262 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol