Birlik İlmi
  TURANLARIN KURANI (2), 1. AKIŞ 1. BÖLÜM
 

7.MART.2018 TARİHLİ TURANLARIN KURANI (2)
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1. AKIŞ 1. BÖLÜM

Doğal dünyanın bütüne hizmeti için bugün, burada olan “bitişken kelam kapıları” “mutlak kuranları”yla bizimle oldular.

Tanrı, “diri, KAHA olan ilmi”yle bugün buradadır. Muktedir olarak bizimle olanlar, bugün yoğunluklarını kontrol altına alabilmek için Mikail’in kelamında KAHA olup bitişken olmaya çabalayacaklar.

Tahditli olarak verilen bilgilerimiz, “muktedir ilmin kapıları”nda kendi yoğunluklarını kontrol edemeyenlerin yoğunluklarını kodlayacak.

Muhammi kapıların turkuaz kayıtlarında da bugün burada olan “bilişken kelam kayıtlamaları” olacak. Doğan dünya gücü farklı olacak bugün…

“Su kodlamaları” yapılacak. Su kodlamaları, muktedir olan kelam kayıtlarıyla kontrollü yapılacak. Su kayıtlarının toprak topluma “tohum” olarak inmesi hepimizi mutlandıracak.

“Birlik kalemimiz” bugün daha yüce bir ilmi kodlayacak. Seviyemizi ölçmeye çalışanlar, bizim sisteme inişimizi kontrol etmek istediklerinde “ses kapıları”nı kapatırlar ve akış esnasında ses kesilir. Bu onların kendi yoğunluklarını kontrol edemeyişlerinden doğan bir haldir ve bizim kelama kalem olmamızla, onların yoğunlukları muktedir olan kelam kayıtlarındaki dirilikte her şeyi göz, öz, söz olarak kontrol altında tutabilmeyi sayfalayacak gücü diriliklere indirmeyi amaçlar.

“Medine” dedikleri görev, bizimdir. Medine kelamı “kalem” yaptı ve o gün orada mutlak olanlarla kodlama yaptık.

“Din kalemi”ydik o dönemde ve dinin kayıtlarını yaptık. Bugün de buradayız ve bugün burada mutlak ve hakiki ilimle bu çalışmayı devreye aldık. 
Peki, bu çalışma daha önemli bir görevi mi diriliklere çekecek yoksa dürümlerdeki kübra olan kelama “mutlak kuranlar”ı mı kodlayacak? Hangisi?

Sevgililer, doludizgin yapılan bu çalışmalar her yerde sürmektedir; dünya ve dünya ötelerinde, her yerde… Nereler bunlar? Farklı sayfalar, farklı yaşam kapıları ve farklı ışımalar, “doğanın kuranı olanlar”da farkı “kelam levhi kayıtları” ve daha ötelerde kendi yoğunlukları…

Bu çalışmaları, nikah kıyarken yoğunluklara yapmaktayız. Ne demek “nikah kıymak yoğunluklara”? Kontrollü kodlama yapmaktır. Hepimiz kontrollü kodlama yaparken muktedir olup kodlama yapıyoruz.

Dert midir dünya bize? Mahrek kuranında kodlama yapanların “mutlak KAHA olan levhi kapıları”nda “dünya ilmi” bizim için “öz gerçekliği tohumlayacak kelam” olarak geri çekilişi sayfalayacak, “ümmi kelam kalemleri”n kodlanmasını sağlayacak bir sahradır. Ve bu nedenledir ki bu dünya öz gerçekliğimizde mevcuttur.

Bu dünya ölü bir planetse, biz bu dünyayı kodlayamazdık ve biz bu dünyanın dirilikleri haketmesi için bu gök çözümlemeleriyle yoğunluğu kontrol altına alan çalışmayı devreye aldık.

Nerede ilim varsa, “ilm-i kalem olanlar” orada olurlar ve bizler herkesin herkesle olması için bu çalışmayı yoğun ışık hakikiyetiyle yapıyoruz.

“Alim” dediğiniz, kelama kalemdir ama hakikiyette o var mıdır? Bu önemlidir. Eğer alim, kelama kalem olmadan bütüne hizmete kalkmışsa, ocağımıza inmesine iznimiz yoktur.

Çok önemli bir dünya çalışmasıdır yapılan… Bu çalışmaya dahil olanların hakikiyetlerinde kendi yüreklerini dillemelerini beklerim.

Muhammed görevini yaptı ve bütüne hizmetçiydi. Ama bizlerin yaptığımız daha yüksek bir ilimdir. Şükür ki dünya ruhu, aklın kuranında “mutlak kalem” oldu ve bugün burada bize bizim yüreğimize çekti kendini yüceliğini… Ekmeğimiz ekip halinde bütüne hizmetçi olanların kelamlarıyla kodlandı. Şimdi doğan güçten söz edeyim size:

Doğan güç, mutlaktır. Bugün “dünyadır yaşam” derken, ölü bir planetin kodlanmış halinden söz etmiyorum, yaşanabilir bir dünyadan söz ediyorum.

Bu dünya daha yüce bir kaynağa varma ihtimali olmayan bir sayfaydı. Ama yapılan bu çalışmalarla daha yüce bir kaynağa ulaşabilmiştir. Eğer bu dünyanın kulu, hepimizin yoğunluğunda kodlanabilir bir ruhsa, bizler bu dünyaya göz olup gelebilecektik.

Kontrol altına alabildiklerimiz ve kontrol kurup tohumlayabildiklerimiz, mutlaka et ve kemik olan “bilişken kalemler” olduklarından, bu çalışmalar hakikiyetimizle sürdürülebilmektedir.

Ortanın ortası vardır. Hepimiz o ortanın en ortasındaki o noktayız. Bunu iyi bilin. Bu ne demektir? Size bunu da izah edeyim:

Bir kuran düşünün, o kuranın kürzi kapısını bulun… O kapıyı kodlayın ve tohumlayın… ve sonra o kapıyı halikiyetinizle kelama “kalem” yapın. O kapı, “bilişin kulu” olsun. İşte o kapıda ağır yük hafifleyebilir mi yoksa hafifleyen yük ağırlaşabilir mi? Bu, sizin sizdeki kelamınızla olabilecek bir sistem çalışmasının “kelam kalemi”dir. Yani, siz neyi haketmişseniz, onu var edersiniz.

Eğer orada kul olacaksanız, o nokta sizin için mutlu, huzurlu bir yoğunluk oluşturacaktır. Ama siz o noktada kendinizi kontrol edemeyecekseniz, Mikail’in kulu olsanız halikiyetinizde hakikiyetiniz olsa ve ruhunuzda mutluluk olsa da “kontrol dışı ilminiz” sizi, sizden uzaklaştırabilir. “Heveslendiğiniz nedir?” diye sorduğumda bana dönüp şunu söylediniz:

-Biz sevgiyi, hakikiyeti, hakimiyeti ve bilişi haketmek istiyoruz. Biz bunu diliyoruz. Ve bizim halikiyetimiz, herkesin halikiyeti olmalıdır.

Yakışır dünyaya bu, yakışır! Sarf, “ziya kalemleri”yle oldukça o sarfiyatta her şey kodlanabilir. Ama sarf ilimle olduğunca, mutlu huzurlu bir yaşamı kodlayabilirsiniz. Sizler sarf ettiğinizle varlığı sonsuzlaştırırsınız. Sarfiyatınız yaşamınızdır sizin.

Hepimiz yaşayarak yerkürenin kültü oluruz. Hepimiz yaşadıkça sarfiyat yaparız. Sarfettiğimiz bilişimiz ve yüreğimizin kürzi kalemdir. Her şey, her şeyle saf olunur.

İmparatorluk gücü olarak, doğanın kübrasında kelamı halik kılarken, bizler kendi yolumuzda bulunana “mutlak kuranlar”ı kodlayarak, bilişimizi sarf ederiz. Her şeyin her şeye kodlanışıdır yaptığımız… Ama sarf ettiğimiz herkesin kelamda kendi yoğunluğunu kontrol edebilmesi için gereken ilimdir.

(Devamı 2. bölümde)

https://youtu.be/kWd0jfBZoUo

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 
  Bugün 133 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol