Birlik İlmi
  TURANLARIN KURANI (11) 3. AKIŞ, 1. BÖLÜM
 

9.MAYIS.2018 TARİHLİ TURANLARIN KURANI 11
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 3. AKIŞ – 1. BÖLÜM

Dağlarım!...

Eski dünyalardan çok daha üstün bir yoğunluğa ulaştık... Burada oluşumuz çok önemlidir... Çarçabuk dünya kodlaması yaptık... “Deliler, diriler” dedik... Hep dillendik... Şimdi de bu dillenme devam edecek...

Kardeş!...

Ben dağa “İLİM” derim... Ama dağ beni dinlerse, o bedenli ben bedenliyiz... Eğer beni dinlemezse dağ, bedeni kodlayacak kuranı oluşturulamaz... Bunun sonsuz zamanlar için önemi çoktur...

Dağ ölüyü dilleyen kelam olabilir... Kodlayabilir dürümleri, kodlattırabilir... Kontrol kurabilir de, HAVUNYA olamayacaktır... HAVUNYA OLMASI, HASAT YAPABİLMESİ ANLAMINA GELİR... Hasat, altın ışığın kuranında kök göz olarak da dürümlerde dilletilir ...

Ben hasatçıyım... Hakk’ın kalemi olup geldim... “Ben hakikiyetin tahditsizliğiyim” diyerek göçenler, “dönem sonları” denilen yoğun sahralarda, kelam kalemleri olabilirler... İşte, saklı tutulan bilgiler bunlardır... HER ŞEY, HER ŞEYİ KODLAR... HER ŞEY, HER ŞEYİ KORUR... AMA KORUYUCU OLMAK İÇİN, HAKİKİYETİ HAK ETMEK GEREKİR... Hakikiyeti hak etmeden, kelamı kalem olsa da, koruyacak dürümü olamayacaktır...

Merdivenim insana, ilmin kalemiyle kodlanmış sahraya ve muktedir olan tohumlara dayanabilir... ORUÇ TUTULUR YAŞAMDA... Denir ki “ben, dünyayı kodlamak isterim...” “Ben, ruhsal kalemi koklatmak isterim...” Benim ilmimde bu var... Ve ben onlarca görev için dünyaya geçtim... O HALDE BENİM ORUÇ TUTTURMAM GEREKİR... ORUÇ TUTTURMAK NEDİR? İLİMLE KODLANMAK İÇİN, KAYNAK TAHTI HAKİKİYETLE DİLLEMEK İÇİN VE KERVAN İÇİN İNSANLAŞMAK VE YARINLAŞMAKTIR... Peki oruçta olan kelamda mıdır? Elverdiğince kelamda olmaya çalışır... Ama oruç, kalemi kodlar mı? Kalemi kodlama imkanı olmayacak... Çünkü sofrada insan oturmadığında, o yoğunlukta artık sahra karanlıktır... Biz dünyaya öz gerçeklikle inenler, kelamı halik kılanlar ve ruhu mutlak olanlar, herkesi kodladık... Öyle mi? Öyle... O halde oruç tutmalı mı insan? Asla!... Asla tutmamalı!...

NE Kİ ORUÇ? İLİMLE KODLANIŞTIR... Peki ilimle kodlanabilecek mi insan? Mutlak kodlandı... Art niyet yok... Mutlak kodlandı ki, arka-ön kalmadı... Arka-önün kalmadığı bir yaşamda, Mikail’in kaleme inmesi için oruca ihtiyaç kalmadı... DİYEBİLİRSİNİZ Kİ “AMA İSLAM DİNİNDE ORUÇ İSTENİR...” Canlarım!... İnsanlık ilminde de istenir oruç... AMA ORUÇ, DÜNYA TOHUMUDUR... DÜNYA TOHUMU İÇİNDİR ORUÇ...

Sevgililer!...

ENDER BİR DÜNYADIR BU DÜNYA... ÇOK AMA ÇOK ENDER BİR DÜNYADIR; BU DÜNYA YASALARI KOYMAK İÇİN, YARINLARI KODLAMAK İÇİN, MASALARI KONTROL ETMEK İÇİN KURULMADI... İNSANLAŞTIRMAK İÇİN TÜM ZAMANLARI KURULDU!... Peki insanlaştırabilecek miyiz? Elbette!... DÜNYA NEFESİNİ KODLADIKÇA, İNSANLAŞMA DEVAM EDECEK... Ama insanlık, kendi ruhunu da bilecek...KENDİ RUHUNU BİLDİĞİN ZAMAN, ORUÇ dediğiniz o hatim sahrasında, artı yeryüzünün geçişi, mutlak kodlanış için sahraya inişi gerekmediğinde,MUHAKİM VE HAKİM BİLİŞLER ORUÇ TUTMA İHTİYACI DUYMAYACAKLAR!...

Yavrularım!...

Dönün görün yaşamı... Bu yaşam en ve boydan ibaret değildir... Bu yaşam kalemde, kaynakda ve tohumda olduğunu bilir... Ama bu tohum, mutlak kuran olabilirse, sistem yolu bulur ve sahrayı kodlar... KODLADIĞI ZAMAN, AŞK KAYNAK OLUR VE MUTLAKİYET KUTSAL TOHUMLARI KODLATTIRABİLİR...

“SUBHANEKE” derler... Subhaneke... SUBHANEKE, SİSTEMİN KELAMA İNDİRDİKLERİNİ KUTSAL TAHTINDA KODLANIŞ İÇİN GEREKEN BİR SAHRA ŞARKISIDIR... Bu şarkı okundu ve tamamen sonlandı... Subhaneke öz gerçekliği artık dünya planı için geçişi kodlamıyor... İnsanlık artık yarını kokluyor... Yarını koklayan bir insanlığın sizden beklentisi, kendi yoğunluğunuzu kodlamanızdan başka bir şey değildir... Ben dünyaya ne yapabilirim? İlim yapabilirsin... Peki bu dünya ilmini hak etti mi? Kesinlikle hak etti... Ya dünya ruhsuzsa ne olacak? Kodlama yapıyorsak, ruhla yapıyoruz... Ruh olmayan bir toprak; tohum ekemeyecek, yarınları kodlayamayacak ve biz bunları bilerek bu çalışmayı yapıyoruz... Sessizliği dillerken de, bütün bu bilgileri bilip dilliyoruz ...

DİN, İNSANIN LEKESİZ HALİNİ KODLAMAK İÇİNDİR... Ama insan lekesiz hale geldikten sonra, dini gerek kılmaz sahra... Artık dine gerek kalmaz... İNSAN LEKELERİNDEN TERTEMİZ OLUP, KALEME ÇEKİLDİĞİ ZAMAN, DİRİLİK BAŞLAR!... O DİRİLİKTE, SOM ALTIN IŞIĞIMIZ OLUR... Ve dümene ilmi oturttuğumuz zaman da, buydu olan...

VE DÜNYA... ALLAH’IN ALTIN KAPISIDIR!... BUNU İYİ BİLİN!... Bu kapıya varanlar, aklın kapısında muktedir olma imkanına sahiptirler... Ama muktedir olmak, kodlamak, tohumlamak rahman olmaktan çok farklıdır... Kendini kendiyle dilleyenlerin bilmelerini beklediğim diğer bir husus da, kalemin halikiyet olmasıdır... EĞER Kİ, BEN BİR KALEMSEM, HALİKİ HAK TAHDİTSİZLİĞİMDE OLMADIĞINDA, ben insanlık ilmini dahi dinletemem... Bu nedenledir ki, halikiyetim olmalıdır...

Haz duyarım yaşamaktan... Ne güzel... AMA YA YAŞAM BENDEN HAZ DUYMAZSA NE OLACAK? İnsanlık, oğullarımda kodlanabilecek mi? Bunların anlatılması ve anlaşılması gerekir... Bu dünya bana haz verir... DOĞAL DÜNYA, MUTLAK KURANDIR BANA... Ama ya beni doğal dünya tohum diye dinletmezse ne olur? İşte o görev benimse, MUTLAK KURAN OLURUM VE DİLLENİRİM... Ve beni önleyemez dünya... Ama o beni dillerken, hakikiyetle dilleyebilirse, ekmeğim olur ve ben onda ölü bir planetten çok daha öte hakiki bir levhi kalem olurum...

Deminden beri beni anlamaya çalışan birlikler var sahrada... Hepsi görev için gelmişler... Nihan olup kelama varacaklar ve kodlama yapacaklar... Sitem olacaklar, murad ettikleri bu... Ya ben onları kodlayacak dürümde olmamış olsam ne olacak? Emekleri boşa olacak... Çünkü bu dünya, hazırlıklarını bugün için tamamladı... Bu tamamlanan hazırlıklarda, bedenliler bulunacaktı... İşte o bedenliler, Mikail’in kelama kalem olduğu bu yoğunluktan başka bir sahra olmamakta, olamayacaktır zaten...

https://youtu.be/weH0O7CRrgw

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 
  Bugün 254 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol