Birlik İlmi
  TURANLARIN KURANI (2), 1. AKIŞ 2. BÖLÜM
 

7.MART.2018 TARİHLİ TURANLARIN KURANI (2)

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1.AKIŞ – 2.BÖLÜM

Eğer saygılı bir çalışma yapılabilirse, o çağrıları kodlayabilenler, muktedir olup, bu sayfaya, hakim olup, varabileceklerdi… Ama bizler, saygısızların burada olmamasını diledik.

Bundan sonrada saygısız olanların, burada olmasına iznim yoktur. Ve dünyanın ruhu olarak bilişim, ilmim ve hakikiyetimle bu çalışmayı sürdürürken, sarf ettiğim, kendi yüreğimdeki kübra olan kelam, her şeyin kuranı olan, insan levhi kaydıdır.

İki mahrekim vardır….Medine ve mahrek olan İstanbul.. Ben, Medine’de kalemdim. O gün orada mutlak kuran olup, kodlamalar yaptım. Vermiş olduğum bilgileri kodladı, Muhammi Kapılar. Ama iyi bilin ki bugün burada kelamım, halikiyetim ve mutlak kulluğum bütünün kübra olan, hakiki insanlığı olarak, cem olup, cevheri kalem olup, bu yoğunluğu kodlayarak, toprağa tohumlamak üzere geçişimi yaptım.

Her şey, her şeyle kodlanır. Bizler, bugün burada ve dünya dürümlerinde, her anda var olan, hasatçılarız. “Hasat” dediğimiz, ilimdir. Her şeyin ilmin kalemi olması için yaptığımız çalışmalarla, hasat ilmini de kodladık.

Musafım, muhteşem bir yaşam kapımdır….Peki ben, bu Musafı, Kuran olarak mı kodlayacağım yoksa kulluk ilmiyle mi kodlayacağım? Ben, İslam’ın kelamından öte bir kelam olarak, kendi yüreğimi kodluyorum burada. Bu kodlamayla muktedir ve hakiki ilmi kodluyorum.

Tarıkların tertibiyle ve tüm insanlığın tahdidiyle muktedir bir yolu, kontrol altında tutabilen ve bütüne hizmetçilik yapabilenlerle, bu çalışmayı sürdürmekteyim.

Karşı karşıya kaldığım çok büyük mesele; ilim kapılarının kapatılır olması. Bugün ben, ilim kapılarının tümünü açtım ama her anda, bu kapıların açık tutulması gerekliyken, bu kapıları kapatma imkanım vardır.

Niye yaparım? Saygısızlığa, iznim yoktur. Bu bilgileri okuyup da saygısızca dürümlerinde, kendi yüreklerinde, MUKTA Hİ Sİ KA hisleriyle hareket edeceklerse, buna izin veremem….Ve o bilgileri okutturmam.

Okuma niyeti olanlar, okuma imkanı olanları ve okuma hakikiyeti hakimiyetiyle kodlama yapanlar, ayrılır….Her biri farklı bir şekilde okur, bu bilgileri ya da hiç okuma imkanı olmayanlarda vardır ve bu onların, kontrolsüz oluşlarından doğan bir haldir.

Eğer bilgimi okuyup, anlayacak güçteyse, kulluk yapmalıdır. Hulusi kapıda, halik olmalıdır ve rahmi kapıyı kontrollü olarak açmalıdır. Orta Kapıların tümündeki kübra kelamım, ilmim ve bütünlüğümdeki mükafatım olarak, her şeyde var olan İslam Kalemidir.

Dağlarım, doğal dünyanın gücüdür, bu bilgi ama daha da önemli bir bilgi SÜYUN SU HA Sİ YUN Kapısı olarak, ifade edilen kapı. Bu kapıdan geçebilenlerin hepsi, kendi yoğunluklarına inebilirler.

Bu kapıyı açık tutum, hep… Herkesin kendine varması için. Ama o kapıyı bulup da kodlayanlar çok azdır Birçokları o kapıya hiç varamadılar. Birçokları kontrol kurup, o yoğunluğu tohumlayamadılar. O koyu ışığa varabilen çok az bilgi kapım oldu...Bunların bir teki yaşamı kodlayamadı.

Bugün, bunun sonrasında ne olacağını, size anlatacağım.

Başka bir doğa yoktur, bu kesindir.. Düzeni kuranlar içinde, bu kesindir. “Doğa” dediğim mutlaka olan, yoğunluktur. Ve bu yoğunluk, bu dünyanın çok ötelerindeki kültün kodlanışıyla, bütünün gücü haline dönüşebilecekken…

Bu dünya yoğunluğu muktedir kalem olmadığı zaman, hasat yapamayacağından, bilişin kaydını yapanların, aha burada olmamaları, oğullarımın kontrolsüz kalmaları anlamına gelmişse de… Biz, bugün burada, bu çorbada, öfkeyi aşanların, kübra olan kalemleri ile her şeyi yaşama indirmek üzere, bilişkenlik kodlayacağız.

Ve onların, ruhsuz kalmamaları için hak tekniği kontrol edeceğiz. Eğer bu teknikle, hakim olanlar olursa, kurullar toprağa tohum olarak, onları çekecekler. Ve onların, müsterih bir kalem olup, müktesif kelam olacakları bir yaşama inmeleri gerçekleştirilecek.

“Dünya” dediğimiz planet; Mikail’in kalemiyle kodlanmış, bir planettir. Ama bu planete, kaynak olanlarımız mevcuttur. Eğer bizler, bu planete kaynak olamamış olsaydık, bugün bu çalışmayı yapmamız mümkün olamazdı.

Herkes, herkesin yeşilden, mora vardığı bir Türkiye Çalışması için buradadır.. Ama yeşilden, mora varmak muktedir olmayı, sahrada mutlak olmayı ve kodlanmış olmayı gerçekleştirmeye yetmeyecektir.

Daha yüksek bilgiler gereklidir. Çok daha yüksek bilgilerse, kelamla kalem olanların, hakikiyetleriyle insanlığa çekilecek, bilgiler olacaktır.

Kuran insan, elinin gücünü dinletir. Ama kuran olup dilletir. Dinletir ve dilletir ama ilm-i kalem olduğunda, herkesle birleşik ilim kuranı haline geçer.…Kodlanarak mutlak olur.

İşte onun öyle çok çalışması gerekir ki kıran kırıldığını, hak edip, dilleyip, yenilenebilsin ve kontrol edilebilsin.

Kaçıp giden, hakkını, hak ettiğini dinler ama hakikiyetini dinlediğinde artık kaçması gerekmeyecek. O, hep biz olarak, kodlanacak..

Herkes, ben görevimi yaptım, gittim, diye düşünebilir. Ama gözün görmediği bir yoğunlukta yapmıştır.. Gözü görseydi daha yüce olduğunu da bilebilirdi.

“Ben gerçeği hak ettim, başardım ve öyle çok çalışıyorum ki benden öte hiçbir ben yoktur”, diyenler, korunma altına alınsalar da kontrolleri kodlamaya yeterli olmayacaktır.

Ön gerçekliğimiz bilişle kodlanış ve mutlak oluşla, koruyuculuktur.

https://youtu.be/Gi2IRktq0D0
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 
  Bugün 147 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol