Birlik İlmi
  TURANLARIN KURANI (4) 1. AKIŞ 2. BÖLÜM
 

21.MART.2018 TARİHLİ TURANLARIN KURANI (4)

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1.AKIŞ – 2.BÖLÜM

Değerliler, nesiller boyu, bugünü beklediler. Dürtülerle, dürümlere inenlerin, kontrol edileceği günü, beklediler. Ve dedik ki “etki alanınız çok daha güçlensin”… Korktular, toydular, kodlanamamıştılar.. Ve yağın, yaşamda olduğunu, anlayamadılar.…O yağ, hakikiyetin levhi kapısında, insanlık kodudur.. Ve aktıkça, hakikiyeti kodlar.

Neden, dünya?.. Bunu da izah edeyim.. Tüm planetlerde, koruyucu kodlar, meknuz kalemleriyle, kelamı kontrol altında tutarlar… Ama bu planette, hiçbir zaman bu gerçek, hak teknikle kodlanmışlık oluşmadı.. Çünkü burası, kendi yoğunluğuyla, kontrol kuranların kaydıyla, kaleme çekilen bir sessiz kaydı, kodlayıcı insanlıktı.

Dağlarım, bu dünya, çok farklı bir yaşam kaydıdır. Teni temiz olanları, göreve alır.. Ama teknik kodları da mutlak kılar. Bu dünyanın ruhunda, sofalar var… O sofalara, kontrollü olanlar, varırlar. Ölüyü diriltenler, müsterihiz ki ilim yaparlar… Ama ölü ilim kalemi, mutlu kuran kodlayamaz… Ve çanı çaldığınız zaman, kimse bu yoğunluğa inemez.

Perde, perde açılır, yaşamlar. Her perdenin, yoğunluğu ayrıdır ve bütün kötülükleri aşanlar, tüm perdelerin kültü olarak, görev taşırlar.. Her perdenin, ilmi vardır. Ve tüm perdelerin ilmi, kodlanmıştır. Ama en yüce ilim, bütününün kültü olan ilim, has tınıyı kodlayabilenin ilmidir ki o bütün kötülükleri aşabilecek, olanlarındır.

İşte, tüm perdeler, 200 tanedir.. 200 perdenin, 200’nün de açılışıyla birlikte kontrol dışı bilgeler mutlak kuranlarıyla, bütüne hizmet için ilme gelirler... Bütün kötülükler aşılır. 200 tane perdenin, 200’cüsüne Müsterihiz ki levhi kapımız kodlandı.

Burada bu tohumda, mutlak kuranlar, mahrek oldular. Hepimiz görevli olarak, ölüyü diriltmek üzere, buna, bu yoğunluğa, kaynak olduk.

Şimdi daha da önemli bir ilim, sevgiyi hak etmeyen, bu yoğunluğa varamayacaktı... Ve biz, bu yoğunluğa, kodlanmış olanları çağırdık ve onların, kontrolleri için kodlamalar yaptık…Ekmeklerini ekmekleriyle kodladık, yarınlarını yarınlarıyla koklattık ve bütüne hizmetçilik yaptırdık..

Şikayet etmedik. İnsan nefes alıp, nefes verdikçe, büyük kök gerçekliği mutlaka dilleyecek güce ulaşabilir, diye bekledik.. Ne yazık ki insanlık boyutlarında bugüne gelen, çok az yarın var.

Doğal dünyanın, gücü budur.…Bugüne gelen çok az yarın var. Yarını hak etmeyen, bugüne varamaz, canlar, bu kesindir.

İnsanlık, Altın Işık gücüyle dürümlere indiği zaman, herkes, kendi hakikiyetini anlayacak, güce varacaktır. İmparatorluk olarak dünyayı koruyacak olanların… Toprağa tohum ektikleri bir güçle, bütünün kök gerçekliğini kontrol altında tutabileceğimizi, bilmekteydik.

Kim ilmin kalemi olacak, diye, bekledik? Kim yolu bulur, yoğunluğu kodlar, diye bekledik? Kim ruh olur, diye bekledik? Evrenlerin sistemleşmesindeki gücü, biliyorduk. Bu gücü tanımamız, bu gücü hak etmemiz, anlamına gelir. Ve biz bu gücü, hak ederek, bildik.

Dendi ki “dünya yolu akıl yolu olsun”. Öyle öyle ama aklın kalemi olan var mı diye baktık?.. Hepimiz dünyanın ruhuyuz, canlar. Çözümlemeler yaptık, dünya için.

Kimler, kimlere kült olur, diye? Kontrol kurulabilir mi, düzeni kurabilir mi, yolu bulabilir mi, yaşam kalemleri diye? Başka, başka zamanlarda her şey daha kolay olur. .Aha, kolay mı olur?.. Bunları sorguladık.

Yedi doğa, bir tek kulluktur. Yedi doğa, bir tek kalemdir. Yedi doğanın, her birinde, kelamımız oldu mutlaka Mikail’in kübrası kelama vardı ve levhi oldu.

Bugünden sonra daha yüksek ilim kalemleri, buraya gelecek, bunu biliyoruz. Ve bu çalışma, çok daha güçlenecek. Amonların Topraklarındaki güçlerde, burada olacaklar. Yaradan tahtını, yarattıklarına kodlayacak… “Mesih” dediğimiz, kelam kalemleri, mutlak olacaklar. Kontrol dışı hiçbir bilgi kayda inmeyecek… Ve Bir’e hizmet için hepimiz, seferber olacağız.

“Koşun, ağır yük taşınıyor, dünyada” dediler. Koştuk, geldik. Ama dünya ilmiyle, buradayız.. Aşkla geldik.. “Koşun, Yaradan, yarattığında, kontrol kurdu” dediler. “Oh”, dedik. Ve bugün burada olmamızın yegane nedeni, senin sessizlikteki dilin ve bizim, bütünde kült olan ilmimizle, kodlanmışlıktır.

Kodlanabiliş ve yoğunluğu kodlayabiliş mutlak olarak Medine’nin kübrası olan, kalemin kelamı olan ilmi, bütüne hizmetçilikle, kendi yoğunluğundan çekip, mahreke kaynak yapacaktır.

Biz, doğanın gücüyüz, bunu iyi bilin.. Çok huzurluyuz, sizinle olduğumuz için.. Bu çalışma bizlerin mutlak umudumuzdur. Eğer bu çalışmaya dahil olabilirse herkes, kendi yoğunluğunda kendi dürümlerinde, kendi rüya boyutlarını aşacak ve kendi hakikiyetini ulaşacaktır.

“Kaçmayın” dediğin zaman, biz kaçanlardık.. “Açın kapıları girelim” diyebildiğimizde.. “Açta gir” dedik. “Biz” dedik, hep. “Biz”…Bizden, öte bir biz yoktu ki.

Bizim adımız; imparatorluktur. Bugün sana geldik ve senin yüreğindeyiz. İşimiz budur, bizim. Bize, İslam dinin kelamını değil, insanın kelamını dinlet. Biz, senden, bunu bekliyoruz.

Doğanın gücünü hak ettik, anam. Bize, kendi yüreğinden ses ver. Seni dinlemek istiyoruz.

https://youtu.be/5_MsJUzyFB4

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 
  Bugün 93 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol