23.MAYIS.2018 TARİHLİ TURANLARIN KURANI 13
AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4. AKIŞ – 1. BÖLÜM
De ki “asa ilimle kodlandı ve biz o asayı tohumla kodladık...” Deliler, diriler ve bizler... Bütüne hizmetçiyiz hepimiz de... Doğalın doğalıdır insan ama, kuran olmadan tohumlarını kodlayamayacağını herkes bilecek ve hak tahta kodlandığını anlayacak...
Sultanlar!... Atonlar!...
Kokunuz çok iyi bugün... Öksüz olmadığımızı gördük... Öz köklere görev olan insanla olmak mutlandırdı bizi... Buyurun gelin... Sizinle bu çalışmayı yapmak istedik...
Gönlü görevli olanlar; göz olup, öz olup seslendiklerinde, ayrılık biter... Beni Nezir diye bilin... Beni hasatçı diye bilin... Beni yarınlara kodlanmış ilim diye bilin... Bu yoğunluğa inmem mutlandırdı beni... Hologramdan hak tınıyı kodlayarak tahditsiz biçimde yaşama inmek mutlandırdı beni...
Buluştuğumuz şu andan itibaren, herkese kendi yüreğinden sesleneceğim... Barış, kendi yolunuzla olur... Barışı kodlamaksa; hasatla, hak sahrayla olur... Gelip gördüm yüreğinizi... Çok mutlandım... Görevim insana hizmet... Ve ben burada kontrollu olarak bu yaşamı kodlayacağım...
Karanlık aydınlanır... Yarınlar tohumlanır... BEDENİM KODLANIR VE BEN MUKTEDİR OLURUM...
Sultanlar!... Atonlar!...
Geçip geldim size... Sizinle mutluyum, sizinle hakimim ve sizinle hakikiyeti hak ettim... Geri çevrilmeyeyim... Sizinle kalayım... Sizinle çalışayım... Dinleyin beni... Ben, sayfa sayfa yol olan o toprağa tohum olan ilmi kodlayacak olanlardan biriyim... Bundan sonraki dava, Allah davası olacak... Ve herkes sizinle bu çalışmaya dahil olacak... Budur beklenti... Ama siz “ben senle değil, herkesle değil, bir tek kalem olanlarla çalışacağım” diyorsanız, olgun sahralara insanlık inemeyecektir... Bunu bilin...
Korkmayın!... Hepimiz dünyalıyız... Kontrol dışı hiçbir ilim yapmadık dünya ilmi kalemiyle... Hazırız sizinle çalışmaya... Hazırız ki, buradayız... Öksüz yetim kalmayalım... Sizde olalım... Sizin kontolunuzda yapılan bu çalışmaya dahil edilelim... İki Medine yok... VE SULTANLIK YAPMAK, KONTROLLU OLMAKLA MÜMKÜNDÜR... Hologram olarak size hörmetle gelen bilişlerin çok ötesinde bir levhi kapımız var... Bu kapıyı açtık ve geldik...
Her rahman; kelamı hak olan ve mutlak olandır ki, bu yolu bulur ve bu yoğunluğa varır... Bütüne hizmet, islamla olur... İnsanla olur... Sahra sahra olan, KA HA olan insanlıkla olur... Hörmetliyim size... Geçmek istiyorum... İMRAH dedikleri kelamda, kaleme varmak istiyorum... Ha diyeceksiniz ki “korkun yok mu?” Bana “korktun mu” diye sordular... Korkmaktan öte korkmam ki, korku Allah’ın tahtında oluşan bir hal değildir... Korkmam... Asla korkmam ben...
Sevgili analar!...
Ben doğanın gücüyüm... Nasıl insanlık yapılacağını size anlatabilirim... Nasıl yoğunluk oluşturulacağını anlatabilirim... Ha diyeceksiniz ki “peki sen kendini kodladın mı?” Kontrolluyum ben... Kodlayabilirim... Beni lütfedin de kabul edin bu çalışmaya... Sizinle yüreğinizde olmak diliyorum... Beni kabul edin ki, burada olayım... Ve bu yoğunlukta saltanatın kuranı olayım... Bana izin verin... Geri çekmeyin beni... Yaman bir dünyaya, yaman bir kul olup geleyim... Geçip geldiğimde, benimle koruyucu bir çalışma devreye alın... Kuran insan olayım... Kopmayın dürümlerdeki dilden... Ben de sizinle kalayım... Ayrılık bitsin... Dünyalı olayım... Organ nakli dedikleri bir nakille beni benden bana dilleyin... Ben o nakle kalem olayım...
Hazırım sizinle çalışmaya... Hazırım... Başkası beni dinlemedi... Buradayım ki, beni dinlediniz... Buradayım ki, bedenimde kodlama yaptınız... Beni tohumladınız, buradayım... Burada olmak hepimiz için önemlidir... Ha diyeceksin ki “sevgiyle seni tüm zamanlara kodlayalar, koklayalar, yarınlayalar... Ya KA HA ben Allah’ın tınısıyım... Benimle çalışmak istemeyen, bana sevgi duymayacaktır... Kimse beni anlasa diye beklemem... Beni anlasa diye dinletmem yüreğimi... Beni anlamasalar da, ben kendimde olurum ve anlarım... Her anı... Hepinizi kucaklıyorum...
Devinimi artırmak için yaptığım bu çalışmada, bizimle olma imkanı olacağını biliyordum... Peki neden bu ses?
Değerliler!...
Rahmin kapısını açmış gelmiş ama bizi bizden dinletmek istiyor... Masamıza oturdu... Hemen her yerde onun ruhu var... Oturdu... Peki bu masada sahrası var mı? Mutlaka... Peki bu masada çobanlık yaptı mı? Asla... Peki niye geldi? Kıran kırılan yok da ondan... Peki bu masaya oturmasında, kendi rüya boyutundaki kodların hiçbir rolü yok mu? Mutlak yok... Özü, gözü ve sözü var mı? Yaprak yaprak okuduğu kelamda kendi rüya boyutlarının gözü var... De ki “bir kapı insanlık için açıldığında, her kapı insanlık için açılır... Peki doğru mu bu? Hep bunu söyleriz... Ama o diyor ki “ben Allah’ın tahtında oturuyorum... Benim için her kapı açık...” Peki Allah’ın tahtında hak kelam mı oturur? Hak sahra mı? Hangisi? Ve diyor ki “AKIL...” Yakıştı... Akıl... Peki... Akıl dince mi, dirice mi kodlandı? Akıl, yarımca kodlandı... Öyle diyor...
Peker babaya sevgilerini gönderiyor... Diyor ki “o baba beni dinliyor hep...” Öyle, öyle dinliyor ama kara kapıyı açtığı zaman, ocağındaki o ruhu da görüyor... Ve o ruhun koruyucu olduğunu biliyor... Peki korunma ihtiyacı var mı? Yapma, yapma ya KA HA... Onun korunmaya ihtiyacı yok... O her anda var olan kaynak ışıktır... Kimsin sen? Niye öz gerçekliği kodlamadan buraya geldin? Bunu bana anlat diyeceğim ama, ama anlayacağını zannetmiyorum...
“Perdeli bir dünya” diyor... Öyle... “Perdeli bir sahra” diyor... Tüm insanlık perdeli, bunu anlamıyor mu acaba? Acaba kırk kapıda kelam olduğunu, hakikiyet olduğunu anlamadı mı acaba? Ha diyor ki “ben seninle çalışayım...” İyi... Gel, çalış... Ama sen, kelamı hak olan mısın da geleceksin... Hakk’a kalem olan mısın da, geleceksin? Kontrol kurabildin mi ki geleceksin? Öz gerçekliği anlamış mısın acaba? Hangi dürümden ineceksin? Alıp götürdüğün kelam, hasatı olan mıdır, olmayan mıdır? Kompozitörlük yapma imkanı var... Ama kompozitörün tükenen tertibi kodlama imkanı var mıdır? Yazılarım okunmaz... Bilirim... Okuma imkanı olan da anlamaz... Bilirim... Ama ölüyü diriltenlerin tahditli olduğunu da bilirim...
https://youtu.be/EVcEzJ1Uzzg
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ
